
PeyamaKurd - Rojava’daki bir hapishaneye yapılan son IŞİD saldırısında çok sayıda Kürt savaşçı hayatını kaybetti. Savaşçıları gömen binlerce yas tutan insan, çiçeklerle süslenmiş yüzlerce mezarda kendi yaşantılarını ve kaderlerini görüyordu.
Tam o noktada yaşamını sürdüren Hasekeli Suad Şikriya oğlu Eli Şer’i de toprağa verdi. Şikriya, Orta Doğu'nun bu savunmasız bölgesi için “Bu bizim kaderimiz” dedi.
ABD’nin prestijli gazetelerinden New York Times, bu hafta köşesine, “Rojava Kürtleri özerklik istiyor, çünkü onların bitmeyen savaşları var” konusunu taşıdı. Jane Araf imzasını taşıyan makalede, Kürtlerin cinsiyet eşitliği, adalet birliği ve çoklu ırkı savunan demokratik bir yönetim kurduklarını ama sürekli bir savaş tehdidi ile karşı karşıya olduklarını ifade ediyor.
Yazar, ABD’nin Kürt güçleri ile müttefik olduğunu ama Kürtlerin ise bundan daha fazlasını beklediklerine vurgu yapıyor.
Suriye'nin iç savaşının başlamasından kısa bir süre sonra, ülkenin kuzeydoğusuna (Rojava) hakim olan Kürtler; çok ırklı, cinsiyet eşitliğine dayalı bir öz yönetim modeli olan özerk bir bölge kurdu. Ancak günden beri Kürtler, komşularının (özellikle de Beşar Esad rejiminin ve Türkiye'nin kaprislerine tabi olarak) sonu gelmez gibi görünen bir savaşın içine sürüklendiler.
En son tehdit tanıdık bir tehdit: IŞİD
Terörist grup IŞİD, Suriye ve Irak'ta kendi ilan ettikleri hilafetlerinin çökmesinden üç yıl sonra, kısa yeniden hortlamaya başlamış gibi görünüyor. ABD liderliğindeki bir askeri koalisyon ve bölgedeki ana askeri güç olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), onlara karşı önemli mücadeleler veriyor.
20 Ocak'ta IŞİD, Haseke kentinde tutulan yaklaşık 4.000 IŞİD’liyi kurtarmak için bir hapishaneye saldırdı. SDG, kontrolü yeniden ele geçirmeden önce neredeyse iki hafta onlarla savaştı ve çok sayıda kayıp verdi.
Saldırı, bölgede IŞİD'in yeniden canlandığının bir işareti olarak görüldü. Ancak bastırılmasından günler sonra ABD, Rojava’nın başka bölgesine cüretkar bir komando baskını düzenledi ve IŞİD lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi’yi öldürdü.
Başkan Joe Biden, operasyonun başarılı geçtiğini duyururken “temel ortakları” olan DSG’den övgü ile söz etti ve desteklerinin süreceğini ifade etti. Fakat şu unutulmamalı: ABD ile yıllardır süren yakın bir askeri ortaklığa rağmen, Rojava Kürtleri tehlikeli bir gelecekle karşı karşıya.
Özerk bölge, Esa rejiminin zulmüne karşı 2012'de kuruldu. Dünyanın en karmaşık savaş alanlarından birinde faaliyet gösteren özerk bölge, Esad rejimi müttefiki Rusya ve bölgeye giren Türkiye ile alanı paylaşıyor.
Bu huzursuz birlikte yaşamda, bölgedeki büyük şehirler Suriye hükümetinin kontrolü ve yerel kontrol arasında bölünmüş durumda.
Kürtler bölgeye “Batı” anlamına gelen Rojava diyorlar. Bu, Batı Kürdistan'a bir gönderme ve Suriye, Irak, İran ve Türkiye'nin Kürt bölgelerine yayılacak bağımsız bir devletin uzun süredir devam eden bir mücadelesi.
Bütün bu ülkeler tarihsel olarak Kürt nüfuslarını ezdiler. Kürtler, dünyanın devletsiz en büyük milleti olarak kabul ediliyor.
Bölgesel yönetim, çok ırklı, çok dinli konseyler ağına dayanıyor. Her büyük komiteye hem bir kadın hem de bir erkek başkanlık ediyor. Kadınlar, ön saflar da dahil olmak üzere savaşçı olarak da önemli bir rol oynuyorlar. Rojava özerk bölgesi, çeşitliliği ve cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik adımları ile Orta Doğu'daki çoğu ülkenin zulüm politikasının çok ötesinde duruyor.
Kürt liderliğindeki bölge, her taraftan sürekli güvenlik ve ekonomik tehditlerle karşı karşıya kaldı. Ama en büyük görünen tehlike Türkiye.
Kürtlerle uzun senelerdir savaşan Türkiye, onları kendi sınırından uzaklaştırmak için Rojava’da Kürtlerin elindeki bölgelere girdi. Türkiye, PKK’den dolayı SDG'yi bir güvenlik tehdidi olarak görüyor. Türklerin Rojava’ya girmesi, Eski ABD Başkanı Donald Trump tarafından onaylanmıştı. Bu durumu, Türkiye'nin Rojava’dan içeri girmesine kapı açmıştı.
IŞİD ile büyük savaşlar veren SDG bu esnada, ABD liderliğindeki askeri koalisyonla kritik bir ortaklık kurdu. Kürtler koalisyon tarafından, en güçlü kara gücü olarak kabul ediliyor ve araları gerçekten de iyi.
IŞİD’in son hapishane saldırısı, ABD ordusunu yeniden savaşa çekti ve 3 yıl aranın ardından sıcak çatışma yaşandı. DSG Genel Komutanı Mazlum Kobani, New York Times’a konuşarak “Hapishane saldırısından sonra, bölgedeki 700 ABD askeri, artık yeterli değil. Bana sorarsanız, daha fazla Amerikan askerine ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim” dedi.”
Toplamda, şu anda 80.000 ila 100.000 savaşçıya sahip olan SDG, 2014'ten bu yana IŞİD'i bölgeden çıkarma savaşında yaklaşık 13.000 savaşçısını ve üyesini kaybettiğini ifade ediyor.
Son günlerde, ABD bayraklı zırhlı savaş araçları, Rojava’da devriyeler atıyor. ABD güçleri, bölgede tetikte duruyor. Sadece IŞİD değil, Rusya, Esad ve Türkiye’de ABD ile aynı saflarda değil.
Rojava Kürtleri, uzun vadede kendilerini desteklemeleri için ABD'ye güvenebilecekleri konusunda netlik içinde değiller. Suriye'nin bu bölgesinde kesin olan tek şey, geleceğinin neredeyse tamamen kendi kontrolü dışındaki güçlere bağlı olduğu görünüyor.
Çarşamba günü Kamışlı'daki mezarlıkta kesin olan bir şey vardı: Bu militarize toplumda yeni bir neslin Rojava’daki mücadeleyi üstleneceği!
⇒ Farklı konulardaki analiz ve görüşlere bu LİNK üzerinden ulaşabilirsiniz