
PeyamaKurd - Terör örgütü IŞİD haydutlarına karşı mücadelede Batı tarafında yer alan ve onların en büyük müttefiki olan 10 bin Kürt yaşamını yitirdi. Bu durumun, gündeme gelen gelişmeler çerçevesinden bakıldığında, Amerikalılar ve Avrupalıların umurunda olmadığını gösteriyor. Ortaya çıkan trajedinin sorumluluğun çoğu ABD'ye aittir. Ancak Avrupalılar da en az onlar kadar suçlu. Söz gelimi Avrupa’nın dünya gücü olmasına heveslenen ve bunu öven tüm özneler, yaşanan bu durum karşısında utanç içinde yere düşmeli. Die Welt gazetesinden Jacques Schuster ABD'nin Kürtleri terk etmesi ve Avrupa'nın buna sessiz kalışını eleştiren bir makale yayınladı.
‘Kürtleri terk ediyorlar, Esad ihanet edecek!’
Alışagelmiş kuralsız bir düzen; Amerikalılar ve Avrupalılar, her zaman olduğu gibi en sadık ortakları olan Kürtleri tekrar terk ediyorlar. Hem de Kürtlerin nasıl katledileceklerini gözleriyle izleyebilme pahasına. Esad'a bile güveniyorlar, ama Esad’da onlara ihanet edecek.
Batı Kürt ilişkilerinin tarihine ahlaki açıdan bakıldığında, bunlara güven ile delilik çılgınlığı denilebilir. Evet, Amerikalılar ve Avrupalılar Kürtleri tekrar terk ediyor. Kürtler her zaman sadık müttefik olsa bile, yaşamlarını Batı’nın çıkarları için savaşta kullanmış olmalarına rağmen, batı onların nasıl ve ne zaman katledildiklerini bile izleyebiliyor.
’İlk büyük ihanet’
Biraz ayık olan beyinler, sebep göstererek çıkar odaklı bir dış politikadan bahsetmeyi tercih eder. Diğer tarafta, kuru diplomatik bir tonda, "taktiksel araçsallaştırma" veya "kayıtsız kalmak" gibi kelimeler duyarsınız. Fakat bunları evirip, çevirerek açıklarken; Suriye'deki Kürtlerin başına gelenleri, yani 21. yüzyıldaki ilk büyük ihanetin işaretlerini görürüz.
İslam Devleti haydutlarına karşı mücadelede Batı tarafında yer alan 10 bin Kürt öldü. Amerikalılar ve Avrupalıların umurunda bile değil. Gerçi ortaya çıkan trajedi için sorumluluğun çoğu ABD'ye aittir, ancak Avrupalılar da suçlu. Hele hele, Avrupa’nın dünya gücü olmasına heveslenen ve bunu öven herkes, utanç içinde yere düşmeli.
Kürtlerin kaderi, Avrupa Birliği'nin uluslararası gelişmeleri belirleyici bir şekilde şekillendirecek bir güç olmadığını bir kez daha gösteriyor. Sadece, dünyanın herhangi bir yerinde insan haklarının gözetilmesi için çağrılması halinde, kararlı ama herhangi bir şey yapmadan, sahne alıyor.
‘Bir katliam ile karşı karşıyayız...’
Suriye'deki Askerler eve uçmak için sırt çantalarını toplarken, Türkiye güney sınır bölgesinde birlikler ve ağır savaş makinelerini yerleştirmeye çalışıyor. Ankara, üçüncü Suriye savaşı manevrasına hazırlanıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı, Amerikalıların ağır silahlarını Kürtlerden almalarını bile talep ediyor. Bir katliam ile karşı karşıyayız...
Kürtler, bu tehditler karşısında kendisini IŞİD teröristleriyle mücadelede desteklemekten hoşlanan Suriye diktatöründen koruma talep ediyor.
‘Esad bundan hiç memnun kalmayacak’
Türk askerleri Suriye'ye yürüdüğünde, Beşar Esad'ın bundan hiç memnun kalmayacağını umuyorlar. Bir yandan haklı olabilirler. Ama öte yandan, Suriye hükümeti, Kürtleri ortak kabul ederken, Kürtlerin potansiyellerini abartmamaları gerektiğini biliyor.
Al-Hasakah eyaletinin Esad yandaşı valisi, Mart 2016'da devlet televizyonunda yaptığı bir açıklamada, Şam ülkesinin hiçbir parçasını herhangi bir etnik gruba bırakmayacağını söylemişti. Her hal û kar da, Kürtler Esad’ın ihanetinden kurtulamayacak.