image

PeyamaKurd –  ABD’nin, Orta Doğu uzmanları Trump'ın Suriye manevrası ve erken çekilme stratejisinin, terör örgütü IŞİD’e karşı kazanılan zaferi ortadan kaldıracağına dair endişelerini artırdı. Türkiye’nin, Kürtler üzerindeki egemenlik gösterisi tekrar patlak verdi. IŞİD’e karşı savaşarak birçok başarı sağlayan ve hakkı ile kazanım elde eden Kürtler, ABD tarafından terk mi edilecek sorularını akıllara geliyor.

Foreign Policy’de, ‘Erdoğan’daki her şeyi suçlama’ başlığı ile yayınlanan bir analiz makalede, Erdoğan’ın geldiği siyasal İslam kökenindeki etkilerin siyasi politikalarına etkileri inceleniyor.

‘Kendisinden başka kimsesi olmayan Erdoğan’

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, ABD’nin askerlerinin IŞİD’in mağlup edilmesine ve Washington’un Kürt müttefiklerini korumaya devam edeceğini söyledi. Açıklamanın ardından Ankara’ya giden Bolton’un görüşme isteğini Erdoğan kabul etmedi

Bolton'un, Trump'ın geri çekilme planını asıya alması girişimlerine rağmen  ABD, yakında bazı birliklerini geri çekecek gibi görünüyor. Washington’daki politikacılar, Türkiye'nin açığı dolduramayacağı için gergin durumdalar. 

Bu korkuların temelinde kendisinden başka kimsesi olmayan Erdoğan’a sıkı sıkıya güvensizliği geliyor. Türkiye'nin, İran'ın etkisine karşı koymak için yeterli potansiyelde olduğu ya da Rusya'yı etkili bir şekilde geri çekebileceği konusunda sorulması gereken meşru sorular olsa da en büyük endişe, Erdoğan’ın cihatçılara sempati duyması ya da onlara gözünü kapatması olabilir.

‘Erdoğan’ın İslam devletlerine olan sempatisi’

Erdoğan'ın ideolojik olarak İslam Devletlerine sempati duyduğu fikri, Türkiye'nin iç politikasının cehaletini ortaya koyuyor.

Tarikat olarak da bilinen dini düzen, Erdoğan'ın yönetim koalisyonunda kritik bir rol oynuyor. Diğer inançlardaki emsalleri gibi bu grupların da yüz binlerce üyesi var ve milyarlarca doları kontrol ediyorlar. Ayrıca siyasi yaşam üzerinde muazzam etki yaratıyorlar. Tüm Müslüman dünyasında imtiyazlar ile küresel bir varlığın tadını çıkarıyorlar ayrıca kendi özel kodları, ritüelleri ve dualarıyla yaşıyorlar. 

Abdulkadir Geylani’den sonra Kadiriyye oradan da Nakşibendi tarikatına uzanan geniş ağları bulunuyor. (Bu tarikatlar çoğaltılabilir) Bu tarikatlarda, Tanrı'nın seçtiği ve mucizelere muktedir olduğuna inanılan isimler (Şeyhler) bulunuyor. Erdoğan'ın kişisel siyasi inancının bu tarikatlarda kökleri vardır ve siyasi çıkarları sürekli onların desteğine dayanmaktadır.

‘Kantonların özerk bölgeye dönüşme endişesi’

ABD ile YPG arasındaki ortaklık, Türkiye'de her zaman son derece tartışmalıydı. ABD’nin “Amerika'nın IŞİD’e karşı güvenilir temel gücü” olarak nitelendirdiği YPG, stratejik bir müttefik olarak görüldü: Onlar sadık, cesur ve becerikli idi. Fakat Ankara için, YPG yeminli bir düşmandır. YPG'nin Rojava’da, üç kantonunu (Efrîn, Kobanê ve Cezîre), Suriye-Türkiye sınırının yanında özerk bölge haline getirme konusundaki istikrarlı ilerlemeleriyle, Ankara harekete geçmek zorunda kaldı.

Suriye konusu, Türkiye’de yaklaşan yerel seçimler öncesi milliyetçi tabanı cebinde tutmak isteyen Erdoğan için mükemmel bir fırsat olarak görülüyor. Çünkü Erdoğan Haziran seçimlerinde milliyetçi ve ırkçı olarak bilinen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile Cumhur ittifakı yaptı.  ABD’nin son günlerdeki açıklamaları Erdoğan ve MHP’yi öfkelendirdi. Çünkü iki tarafında uzlaştığı en başat konulardan biri ‘Kürtler ve onların kazanımlarıdır.’

‘Sünni kuşak fantezisi’

Kuşkusuz, Suriye’deki koşulları yanlış okuyarak Erdoğan’dan ilham alarak Sünni kuşağı fantezileriyle kendini yücelten Türkiye’yi getirdiği sıkıntıların çoğundan Türkiye’nin kendisinin de sorumlu olduğu şüphesizdir. 

Ankara'nın dış politikadaki yanlış uygulamalarını, kendine zarar veren felaketlerini ve Kürtlerle olan ilişkileri de dahil olmak üzere genel yanlış yönetimini eleştirecek çok şey var. Bununla birlikte, bunların hiçbirinin analitik mazereti yoktur. Türkiye’nin kendi ülkesi için yaptığı her şey yanlış değil fakat yanlış olan her şeyi stratejik olarak kendisi yapıyor.

| Türkçe çeviri kaynağı PeyamaKurd’e aittir |