image

  • Biden Suriye'de Afganistan benzeri sahnelerden kaçınmak istiyorsa, ABD’nin Afganistan'daki başarısız çıkışı Kürtlerin lehine çalışabilir
  • Kürtler, sadece bölgedeki Türk güçleri ve çeşitli aşırı İslamcı gruplarla değil, aynı zamanda Esad rejiminin askeri güçleri, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları ve diğer örgütlerle de çatıştılar.

PeyamaKurd - Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) siyasi kanadı PYD’nin Başkanı İlham Ahmed, uzun süredir ertelenen Birleşmiş Milletler (BM) destekli Suriye barış sürecinde Kürtlerin temsili için Moskova ve Washington'da temaslarda yapıyor.

Son haftalarda iki başkenti de ziyaret eden Ahmed, Kürtlerin kontrolünde olduğu bölgelerin ABD’nin Esad rejimine uyguladığı Sezar Yasasından, muaf tutulmasını istiyor.

Arab News sitesi yazarlarından David Romano Kürtler ve Rojava’ya dair bir analiz yazı kaleme aldı. “Kürtlerin Rojava’daki özerk yönetimi ne kadar uygulanabilir?” Başlığını taşıyan analizde yazar Romano, Kürtlerin kendi gelecekleri için hem Rusya hem ABD ile diyalog halinde olduğunu aynı zamanda başta Türkiye olmak üzere kendilerini Esad rejimi ve bölgede bulunan çok sayıdaki örgütten korunmak istediklerini belirtiyor. Yazar ayrıca, “Biden Suriye'de Afganistan benzeri sahnelerden kaçınmak istiyorsa, ABD’nin Afganistan'daki başarısız çıkışı Kürtlerin lehine çalışabilir” diyor.



“ABD Kürtleri kilit müttefik görürken Rus jetleri ise Esad için bölgede bulunuyor”

Fakat her şeyden önemlisi Suriyeli Kürtlerin tam olarak neyi umduğu ve önerilerinin ne kadar uygulanabilir olduğu gerçeği?

Rus jetleri, İran destekli savaşçılar, Türkiye destekli militanlar, İslamcı radikaller, ABD birlikleri ve Suriye hükümet güçleri ile Kürt Halk Koruma Birimleri (YPG), kuzey Suriye’yi (Rojava) oluşturan topraklarda düzensiz faaliyet gösteriyorlar.

ABD, YPG'yi Rojava’da IŞİD’e karşı mücadelede kilit bir müttefik olarak görürken, Rusya'nın ise bölgede Esad'ı desteklemek için güçleri bulunuyor.

SDG, YPG ve YPG'nin tamamı kadınlardan oluşan güçleri YPJ de dahil olmak üzere askeri güçleri, kendi bölgelerinde tekellerini kurmak ve sürdürmek için gayretle çalışıyorlar.

Kürtler, sadece bölgedeki Türk güçleri ve çeşitli aşırı İslamcı gruplarla değil, aynı zamanda Esad rejiminin askeri güçleri, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları ve diğer örgütlerle de çatıştılar.

Suriye Demokratik Meclisi (SDM) ve müttefiki Demokratik Birlik Partisi (PYD), herkesi kendi oluşturdukları yönetim ve kurumsal yapılar altında bir araya getirmeye çalıştıkları için, kontrolleri altındaki bölgelerdeki rekabet eden siyasi partiler de aynı şekilde baskı veya doğrudan yasaklarla karşı karşıya kaldılar.

SDM ve PYD; Kürtleri, Arap aşiretlerini, Hıristiyanları, Ezidileri, Ermenileri, Türkmenleri ve diğer  etnik kökenleri saflarına ve yönetim yapılarına memnuniyetle kabul ederek liberal olduklarını  da kanıtladılar. Ancak kurdukları “Demokratik Özerklik” siyasi penceresi dışında faaliyet göstermeye çalışanlara karşı çok daha az kabul edici ve hoşgörülü davranıyorlar.

Kendi güvenlik güçleri, siyasi kurumları, okulları ve parti tarafından kurulmuş çeşitli sivil toplum örgütleriyle, Suriyeli Kürtlerin kendi devletlerini kurmak istedikleri görülüyor. 

“Suriye'de iç savaşın patlak vermesinden sonra Kürtler hangi gelişmeleri yaşandı?”

Esad rejimi, savaştan on yıllar önce Kürtlere acımasızca davranmıştı. Esad, çatışmanın başlarında güçlerini ve Suriye hükümetinin personelinin çoğunu Rojava’dan geri çektikten sonra, isyancı tehdidinin en büyük göründüğü ülkenin batı ve güney bölgelerine odaklanmak için birinin ortaya çıkan boşluğu doldurması gerekiyordu.

Suriyeli Kürt gruplar, bölgeyi IŞİD ve kontrolü ele geçirmeye çalışan diğer gruplara karşı savunmak için harekete geçti. Radikal İslamcılara karşı son derece sert bir şekilde mücadele ettiler ve 2014'te Kobani'de IŞİD'e ilk yenilgisini verdiler.

Hayatlarında ilk kez rejimin demir pençesinden kurtulan Kürtler, Kürtçe ve diğer azınlık dil programları, kültür merkezleri, okullar ve kurumlar kurma fırsatını yakaladılar.

“Türkiye, Kürtlerin devlet kurmasından endişe duyuyordu”

Bu arada Türkiye'deki yetkililer, güney sınırlarında ortaya çıkmakta olan PKK kontrollü bir proto-devlet olarak gördükleri durumdan endişe duyuyorlardı. Bu endişeden dolayı Suriye’ye giren ve 3 askeri saldırı düzenleyen Ankara, son 5 senede yüzlerce Kürdü yaşadıkları topraklardan ederek Rojava’nın yaklaşık 30 km’sini hegemonyasına aldı.

O günlerde Rusya, Türkiye’ye Kürtlerin kontrolünde olan Afrin’e operasyon yapmasına izin vermişti. Ertesi yıl da Washington da aynı şeyi yaptı ve Türk saldırısından hemen önce Türkiye sınırındaki bölgelerden ABD askerlerini geri çekti.

Bu saldırılar Suriye’deki Kürt yönetimini ciddi bir çıkmaza soktu. ABD desteği ve simgesel bir ABD tetikleyici gücünün varlığı olmadan, Türkiye Rojava’daki kontrol alanını pekâlâ genişletebilir.

Daha bu hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Rojava’dan kaynaklanan tehditleri ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu açıkladı. Bu arada, Esad rejimi ise, kuzeydoğunun bazı bölümlerinin nominal olarak devletin bir parçası olarak kalacağı, ancak fiilen Suriye Kürtlerinin kontrolü altına gireceği “daha merkezi olmayan bir Suriye devleti” önerisine ilgisiz görünüyor.

“Kürtlerin ilk iki nihai hedefi rejimin ikna edilmesi ve ABD’nin güvence vermesi”

İlham Ahmed'in son diplomatik girişimleri bu sebeplerden ötürü Moskova ve Washington'a odaklı kaldı. Kürtler, ilk olarak Rusların, Esad rejimini Rojava’da mümkün olduğunca fazla özerkliği koruyacak bir tür uzlaşmaya ikna etmeye ikna etmeyi umuyor. İkincisi ise, ABD'nin onları bir daha terk etmeme taahhüdünü güvence altına almayı amaçlıyorlar.

Ahmed, 29 Eylül'de Washington Enstitüsü'nün ev sahipliğinde düzenlenen bir konferansta, “Ortağımız ABD'nin devam edecek desteği bizim için çok önemli. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, güvensizlik, yoksulluk, dış müdahale ve terör gibi çok sayıda engelle karşı karşıya. Ayrıca, Cenevre barış süreci ve anayasal süreç durdu. ABD, despotizm, vekalet çatışmaları ve terörden arınmış daha istikrarlı bir Suriye arayışında bu sorunları hafifletmeye yardımcı olabilir” açıklamasında bulundu.

“ABD’nin çekilmesi Kürtlerin zararına, diğerlerinin yararına”

Amerika'nın ağustos ayında Afganistan'dan kaotik çıkışı, kuşkusuz, kendi gelecekleri konusunda şimdiden kaygı duyan Suriyeli Kürtlerin sinirlerini bozacaktır. Esad, Türkiye ve IŞİD ise, ABD'nin Rojava’dan benzer bir şekilde çekilmesini memnuniyetle karşılayacaktır.

Fakat Biden yönetimi Suriye’de, Afganistan benzer, bir utançtan kaçınmaya çalışacağından ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi konusu Suriyeli Kürtlerin lehine çalışabilir.

İlham Ahmed Reuters’a verdiği demeçte, "Onlar (Amerikalılar), IŞİD'i yok etmek ve kuzeydoğu Suriye'de altyapı inşa etmek için ne gerekiyorsa yapacaklarına söz verdiler. Suriye’de kalacaklarını ve geri çekilmeyeceklerini, IŞİD'le savaşmaya devam edeceklerini söylediler” dedi.

Şam'da veya Ankara’ya karşı herhangi bir tavır değişikliği olmaksızın, Suriyeli Kürtlerin ABD varlığına, işbirliğine ve desteğine güvenmeye devam etmekten başka seçenekleri kalmadı. Olsa olsa statükoyu ve istikrarsız özerkliklerinin ömrünü uzatabilirler.

ABD ve Rusya'yı, Irak sınırındaki geçişleri yeniden açmalarına yardım etmeye ikna edebilir, uluslararası yardımların Şam üzerinden değil de direkt olarak kendi bölgelerine gelmelerine izin verilirse, ayrıca ABD rejime uyguladığı yaptırımlardan Kürtleri muaf tutarsa Rojava bölgesi ilk etapta nadiren de olsa siyasi ve ekonomik iyileşme sağlayacaktır.


⇔ Çeviri: PeyamaKurd 

 


⇒ Farklı konulardaki analiz ve görüşlere bu LİNK üzerinden ulaşabilirsiniz