image

PeyamaKurd- Gazeteci Burhan Ekinci, WDR’de kaleme aldığı yazısında, Kürtlerin tarihsel acılarıyla yapayalnız varoluş mücadelesi vermeye devam ettiklerini söylüyor.

Tavırlar hiç değişmiyor: Hep aynı”

Roboski’de 2011 yılında 34 Kürt köylüsü Türk jetleri tarafından paramparça edilirken de tavırlar değişmemişti” ifadelerini kullanan Ekinci, “Devletlerin insan hakları savunuculuğu, yaşam hakkı ihlallerine karşı çıkışları Kürtlere uğramıyordu” görüşünü ifade ediyor. 

Bugün ise Suruç’ta 24 Haziran seçimleri öncesi AKP’li milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları esnaf ziyaretinde “size oy yok” diyen Şenyaşar Ailesi’yle tartıştı, işyerlerinde aileye saldırdı. Silahlı kavgada Şenyaşar Ailesi’nden baba ve iki oğlu öldürüldü.

Kürtler ölmeye devam ediyor

Ekinci, Türkiye’de hâl böyle iken Batı’nın bir anlamda ikiyüzlülüğüne de gönderme yaparak, “Kürtleri parçalayıp, yalnızlığa iten Batılı ülkeler demokrasi, insan hakları ve özgürlükleriyle övünmeye devam etsinler, Kürtler ölmeye devam ediyor” diyor.

Kürtler sahipsiz olmanın acısını yaşıyor”

Kürtler, farklı kaynaklara göre 30 ila 40 milyon nüfusa sahipler ama tek bir devletleri yok. Yaklaşık 100 yıldır dört ülke tarafından yönetiliyorlar. Doğu’da İranlıların, güney ve güneybatıda Arapların, kuzeyde Türklerin otoriter rejimleri altında yaşamak zorundalar. Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizlerin Ortadoğu’yu böl-yönet politikası Kürtler üzerinde oldukça başarılı bir deney olarak devam ediyor.

Kürtler, toplu katliamlardan günlük yaşamdaki baskılara kadar, yalnız bırakılmanın, sahipsiz olmanın acısını yaşadı/yaşıyor. Katliama uğradıklarında, sığınacakları yerleri yoktu. Çaresiz ve sessizce acılarının yasını tuttular.

Baba Şenyaşar ve oğlu öldürüldü”

Gelelim günümüze. Urfa Suruç’ta 24 Haziran seçimleri öncesi adı tefecilikle anılan AKP’li milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın yakınları esnaf ziyaretinde “size oy yok” diyen Şenyaşar ailesiyle tartıştı, işyerlerinde aileye saldırdı. Silahlı kavga çıktı, AKP’li vekilin ağabeyi ile Şenyaşar ailesinden baba ve iki oğlu öldürüldü.

Baba Esvet Şenyaşar yaralı kaldırıldığı hastanede başına serum şişesinin asıldığı demirlerle vurularak, doktorların, hemşirelerin, polislerin gözü önünde, yanındaki eşinin feryatları arasında katledildi. Otopsi sonuçlarına göre baba 30 kesici yaralama, oğulları Adil 17 kurşun, Celal ise altı farklı silahtan çıkan kurşunlarla öldürülmüştü.

AKP’linin ağabeyi cinayetinden Şenyaşarlardan yaralı kardeş tutuklu, ancak baba ve oğullarının öldürülmesiyle ilgili tek bir katil bile gözaltına alınmadı. AKP’li vekilin yakınları adeta mafyavari şekilde Şenyaşar ailesini tehdit etmeye devam ediyor. Aile en son yaşadıkları ilçeyi de terk etti.

Bu çığlık Kürtlerin ta kendisidir!”

Acılı anne Emine Şenyaşar “Mülteciler gibi bir evde beş aile kalıyoruz. Yerimizden yurdumuzdan göçtük. Halimiz hal değil. Ağlıyorum olmuyor, beddua ediyorum olmuyor” diyor ve ardından şöyle sesleniyor:

“Rica ediyorum, tüm dünyaya bu çağrımı iletin. Şimdi ben yüzümü nereye döneyim? Nereye gideyim?...”

Bu ses, bu çığlık, Kürtlerin tarihsel yalnızlığının ta kendisi. Kürtler, bu yalnızlığın kurbanı, bunun acısını toplu katliamlarla, bireysel ölümlerle her an yaşıyor.

Kürtleri parçalayıp yalnızlığa iten Batılı ülkeler demokrasi, insan hakları ve özgürlükleriyle övünmeye devam etsinler, Kürtler ölmeye devam ediyor.