image

PeyamaKurd- Türkiye’de seçimler bitti fakat seçim sonrası tartışmalar hala gündemdeki yerini koruyor. Türkiye’deki sistem değişikliğini ‘Anti-Demokatik’ olarak değerlendirenler sadece uzmanlar değil. Yürütme yetkisinin tek elde toplanması gerek dünya basınında gerekse de Türkiye basınında olumsuz olarak değerlendirilmekte. Kürt meselesi ise bu sistem içinde nasıl bir sürece tabi olacak sorusu ise merak konusu. HDP’nin mecliste üçüncü parti durumuna gelmesi, bundan sonraki süreçte neler getirecek ya da nelere zemin hazırlayacak henüz bilinmiyor. Kürt partilerinin HDP ile seçim öncesi ittifak kuramaması ‘Kürdistani kanadın’ ne gibi adımlar atacağını da sorgulatıyor. OHAL devam ederken Türkiye ilerleyen zamanlarda yerel seçime gidecek. Konu ile ilgili PeyamaKurd’e konuşan HDP eski Van Milletvekili Adem Geveri, “ Türkiye’de sistem değişti fakat rejim aynı. HDP ise hiçbir zaman kendini Kürt partisi olarak tanımlamadı” diyor.

Türkiye’de seçimler bitti fakat yankıları devam ediyor. Türkiye’deki yeni sistemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtlere yönelik etkileri neler olacak?

Türkiye'deki sistemin değişmesi zaten uzun bir süredir alt yapı çalışmaları ile sürüyordu. Seçimlerden sonra da sistem resmi olarak değişti. Bu model birçok ülkede mevcut fakat Türkiye'nin yeni sistemi birçoğundan farklıdır. Otoriter bir yapıda bütün yetkiler cumhurbaşkanının elinde. Bizim gördüğümüz kadarı ile zaten bu hukuksal bir durum değil, anti-demokratik bir durum. Bence bu sistem artık Türkiye'de büyük bir zulme referans olacak. Elbette Kürtler için de böyle olacak. Kürtler eski sistemde nelere şahitlik ettiyse, şüphesiz bu sistem de de aynısına şahitlik edecekler. Ben burada bir parantez açarak bu sistemin niteliği üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Çünkü Kürtleri ilgilendiren bir konudur. Doğrudur, teknik olarak sistem değişti fakat rejim değişmedi. Eski rejim (Kemalizm) nasıl ki Kürtleri inkar ediyor, katliam yapıyor ve Kürtleri yok sayıyorsa; bu rejim hala devam etmekte. Bu rejim de yine faşist bir rejim. Yine tek millet, tek bayrak adı altında toplanmış sadece üniformasını değiştirmiş durumda. Bu sistem yine Kemalist sistemden besleniyor fakat fiilen Tayyibizm adıyla sürüyor. Bana göre bu sistem uzun bir süre değişmeyecek, ha şayet değişirse ben demokratik bir ortamın oluşarak Kürtlerin (dil, kültür, kimlik...) gerçeklerini sahiplenmeyecek. Bu sistem sadece Kürtlere dokunmayacak, Türklere de (muhalif olanlar) olumsuz durumlar yaratacak.

HDP, Türkiye Meclisi’nde üçüncü parti durumunda. Sol-Seküler bir siyaset vizyonuna sahip partinin, Kürt halkına yönelik bir çalışması olacak mı? HDP’yi bu noktada nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu soruya objektif yaklaşmak daha doğru olacaktır. HDP, hiçbir zaman ben Kürdistani bir partiyim dememiştir. Fakat bazen de partinin çıkarı için politik maksat ile biz Kürt partisiyiz demiştir. Ben kendim resmi olarak HDP'yi Kürt partisi olarak görmüyorum fakat fiilen Kürt partisi olarak değerlendiriyorum. Ne kadar eleştirsek te bu realiteyi kabul etmeliyiz. Türkiye'de, halkları da hatta Orta Doğu'nun siyasi aktörleri de HDP'yi böyle görüyor. Eğer HDP bundan rahatsız oluyorsa Kürt partisi olmak istemiyorsa bu onların sorunudur ve bu çerçevede kendini değiştirebilme özgürlüğüne sahiptir. Eğer bundan razı ise buna sahip çıkarak demokratik bir üslup ile Kürtlerin çıkarını gözeterek, onların hakkına sahip çıkmalıdır. HDP, HDK'den (Halkların Demokratik Kongresi) gelen bir oluşum. HDK'nin çoğunluğu da Türk soludur. Bunlar Kürt hareketi ile bir ittifak yaptılar ve anlaşmalarını da bir strateji üzerine inşa ettiler. Bu çerçeveden bakarsak Kürdistani kesimin yeri burada hemen hemen hiç yoktu. Türk solunun etkisi mevcuttu. Bunlar siyaseti kendi perspektifine göre şekillendiriyorlar. Kürdistani kişilerin; rolü, misyonu ya da ağırlığı parti içinde yok zaten. Bunlar parti içinde siyasi misafirlerdi bana göre bunlardan biri de benim. Biz (Azadi hareketi) HDP ile ittifak yaparken zaten HDP'nin Kürdistani bir parti değil fakat içinde Kürtler de vardı. Kürdistani kişiler bir raddeye kadar Kürd ve Kürdistani hassasiyetlere değinebiliyorlar. Kendi isteklerine göre HDP'nin siyasetini değiştiremezler. Parti içinde Kürdistani değerlere sahip çıkanlarda kendini orada misafir olarak görüyordu. Rahatsız edici olsa da biz mecburen bu realiteyi kabul ediyorduk. Biz Kürdistani hassasiyetleri onlara dayatmıyorduk ya talep ediyorduk ya da siyasi olarak dile getiriyorduk.

Kurdistani Partiler HDP ile ittifaka gitmişti fakat olmadı. Önümüzdeki süreçte yerel seçimler olacak. Sizce bu iki kanat ittifakta uzlaşmaya gidebilir mi? Kurdistani partiler nasıl bir yol izlemeli?

Biz bu noktada her şeyi HDP üzerinden değerlendirirsek sağlıklı olmaz. Bizim bu noktada kendimize dönerek Kürdistani partilerin kendi içinde bir alternatif üreterek Kürd/Kürdistan siyasetini tesis etmeliler. Bu bağlamda sadece HDP değil diğer Türk partileri ile de görüşülebilir. HDP içinde siyaset yapıp yapmamak bir tercihtir. Fakat HDP'ye yönelik bir alternatif bir güç üretirsek bu bizi (Kürdistani partiler) alakadar eden bir durumdur. Bu noktada Kürdistani partiler olarak, yeni bir yol, yeni bir argüman, yeni ilişkiler geliştirmeliyiz. İttifak meselesini halkımızın geleceği için gerekli görüyoruz. Kürdistani partiler bu süreçte sadece HDP ile değil, diğer Türk partileri, kurumları ile ittifak yapmalıdır. Eğer yapılmazsa Kürtlerin davası yerinde kalır, ilerlemez. Bu dünya siyasetinde de böyledir bunun için ittifak iyi bir süreçtir. Fakat ittifakın en önemlisi Kürtlerin kendi içinde olanıdır bunun içinde HDP'de olursa iyi olur başarılı bir sonuçta çıkabilir.

Seçim öncesi ittifak süreci gelişti fakat olmadı. Süreç iyi işledi fakat strateji yanlıştı ve pozitif bir sonuç çıkmadı. Sadece yerel seçim değil daha birçok seçim var önümüzde. Seçim çerçevesinden bakarsak bana göre, Kürdistani partiler, HDP ve Kürt hareketi amaçlarını ve şartlarını ortaya koyup olumlu bir sonuç ortaya koymalılar ve halkın umudunu kırmamalıdırlar. Bakın seçim ittifakları pragmatist bir yöntemdir. Seçim sürdüğü sürece bir strateji vardır o da başarıya ulaşmaktır. Cumhur ve millet ittifakı buna örnektir bu ittifak prensipler üzerine değil, başarıya ulaşılmak için yapıldı.  Maalesef Kürt siyasetçileri bu noktada zayıf kalıyor. Halkın taleplerine yönelik organize olup başarılı bir sonuç elde edememektedirler. Açıkçası benim ittifaka yönelik umudum yok. Niye derseniz, Kürdistani partiler bu tarzla, bu sistemle HDP ile ittifaka gidemezler. Bunun için de strateji üretmeleri lazım. Genel seçimlerde ittifak olmazsa bana göre yerel seçimlerde ittifak zor olur. Eğer iyi bir ses getiremezsek ittifak söylemi sembolik olarak kalır. Eğer bir ittifak kurulacaksa, Kürt halkının ulusal çıkarlarına göre şekillenmeli ve yönetilmeli. Bana göre en büyük ihtiyaç, dört parçada da Kürt halkının kendi içindeki ittifaktır.

“Kürt/Kürdistan meselesini Türk solu ile bağdaştırdılar. Fakat bu böyle bir durum değil. Öte yandan Kürtlerin dindar olması, Kürtlerin dini perspektiflere açık olduğunu göstermekte. Sizce ana tema ne olmalıdır?

Sizin de bildiğiniz gibi Kuzey Kürdistan'da şimdiye kadar Kürt hareketi ve HDP sonuca gitmeye çalışmış. Güney'de PDK, YNK, diğer parçalarda da kimi partiler bazı konularda ilerlemişlerdir. Ama 4 parçada yüzde yüz hiçbir parti başarıya gidememiştir. Hiçbir parti Kürtleri bir arada toplayamamıştır. Özellikle de dindar kesimi. Sizin de bildiğiniz gibi Kürdistan'ın dört parçasında da en fazla hassasiyete sahip olanlar inançlı ve Müslüman olanlardır. Kürt partilerinin çoğu (dört parçada) seküler siyaset yapmaktadır. Bu siyaset yöntemi de soğuk savaştan kalmadır ve materyalist ideoloji üzerine bina edilmiştir. Bu yöntemle de inançlı kesimi ikna edemiyorlar. Ne Kürt olarak ne de dini olarak onların sorunlarına yönelik üretim yapamıyorlar.

Bu noktada da onları kucaklayamadıkları için, dindar kesimi farklı partilere yönelmeye muhtaç ediyorlar. Bu bağlamda, Kürd/Kürdistani partiler olarak dini kesimin sorunlarına cevap üretmezsek (meşru olarak) bir sonuç elde edemeyiz. Biz Azadi hareketi olarak, onların amaçlarını ve inançlarını birleştirerek bu hassasiyetlerini bir Kürt gücüne dönüştürmek istedik. Fakat seküler Kürt partileri ve maalesef devlet buna izin vermedi. Dindar Kürtlerin, Kürt partilerinde yer edinmesine imkan vermedi. Bu noktada ya Kürt partileri dindar kesimi kucaklar ya da onların sesini duyurması için Kurdistanî dini partilere fırsat vermeliler.