image

PeyamaKurd - Türkiye’de yerel seçimler yaklaşıyor. Her parti seçimi kazanmak için uğraş veriyor. Bu çerçevede Halkların Demokrat Partisi (HDP) ve 7 Kürt partisi de ittifaka gittiler. Türkiye’nin, Kürtler üzerinde kurduğu hem siyasal hem de yaşamsal baskı HDP ile Kürt partilerini, ittifak fikrinde birleştirdi. Kuzey cephesinde HDP ve Kürtler arasındaki ittifak ‘Birlik’ heyecanını da ortaya çıkardı.

Bu ittifakın Kandil tarafından nasıl yorumlanacağı da merak edilen konular arasındaki yerini aldı. Bu dönemde Türkiye’nin, Rojava politikası ve ‘Tampon bölgedeki’ kendine dönük politikaları da seçim gündeminde sık sık dile getirildi. Geçmiş dönemlerde PKK içinde önemli faaliyetler yürüten Abdullah Öcalan’ın kardeşi, Osman Öcalan PeyamaKurd’e konuşarak, “Kürt partileri ve HDP arasındaki ittifak ilerisi için umut vericidir. Ama Kandil, ittifak olaylarına sıcak bakmıyor. Türkiye’nin bölge politikası suya düşecektir” diyor.

Türkiye’de yerel seçimler yaklaşıyor. 7 Kürt partisi HDP ile seçim ittifakına gitti bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Sizin de belirttiğiniz gibi seçimlere az bir süre kaldı, partilerin hepsi doğal olarak kendi lehlerine sonuçlar almak istiyor. Halk bu seçimlerde özellikle Erdoğan iktidarının devam edip etmeyeceği konusunda düşünüyor. Bundan dolayı bu seçim çok çok önemli bir seçimdir. Türkiye, herkesi bir kenara bırakarak dünya gücü olma iddiasında idi. Dünya buna izin vermiyor. Kürtler de bir realitedir. Kürtler de 'Türkiye, Kürtler olmadan büyüyemez, ilerleyemez' diyorlar. Burada önemli olan her şeyden önce Türkiye'nin iç siyasette, Kürt sorununa yönelik politikalar üretip buna çare üretmesidir. Kürtler, bu seçimde ilk defa birlik olarak hareket ediyor. Bu ilerisi için iyi bir işaret, eksik ya da fazla Kürtler de artık gücünü birleştiriyor ve bunun için çalışıyor. Bu ittifak geleceğin müjdesini veriyor.  Ben bundan dolayı bütün partileri kutluyorum. 

Türkiye’de HDP eşittir PKK mantığı var. Fakat bu partiye oy veren birçok insan da bulunuyor. HDP ile PKK’nin bir bağlantısı mevcut mudur?

Yani Türk halkı diyor ki ikisinin de tabanı aynıdır. Biz bu konuya şu açıdan bakabiliriz. PKK'ye sempati duyan HDP'ye de sempati duyabilir. Biri siyasi sahada kendi işini yapıyor, biri örgütsel-askeri olarak faaliyet yürütüyor. Bunların birbirine karıştırılmaması gerek. HDP ve PKK birdir mantığı doğru değil. İkisi zaten birbirinden farklı faaliyetler yürütüyor. Fakat Türkiye; HDP, PKK'dir algısı yaratıyor ve HDP'ye, PKK üzerinden yükleniyor.

Maalesef Türkiye'de hukuk kalmadı. Birçok kişi FETÖ, darbe, terör adı altında artık tutuklanıyor. HDP'nin de birçok vekili haksız yere içeri alındı. Dediğim gibi hukuk Türkiye'de artık rafa kaldırılmış durumda. Örneğin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya bakın sokak ağzı ile kafasına estiği gibi konuşarak siyaset yapıyor. Yani hukuk var mıdır yok mudur? Buna bakmıyor. Türkiye Süleyman Soylu gibi siyaset yürütürse ileride bunun ağır sonuçları olabilir. Konuyu toparlayacak olursam dediğim gibi HDP ve PKK bir değildir. Tabanlarının çoğu aynı görünse de ikisi birbirinden ayrıdır.

Sizce Kandil HDP-Kürt partileri ittifakını nasıl değerlendiriyordur?

Her şeyden önce PKK içinde büyük bir eksikliğin olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yani PKK, ittifak skalası üzerine oluşmuş bir yapı değil. PKK varlığını ve gücünü, diğer güçlerin (parti, kurum vs...) yokluğu üzerine inşa etmiştir. Diğer güçler ne kadar yoksa o kadar PKK vardır. Kandil, bu konuda yanlış bir felsefededir. Bundan dolayı Kandil ittifak olaylarına olumlu bakmıyor. PKK, 1990'dan sonra durumları doğru değerlendiremedi bundan dolayı da 'Benim ilerlemem, başarımdır' politikası güttü. Ama 90'lardaki ilerleme milli bir ilerleme idi sadece PKK'nin değildi. PKK 90'lardaki ilerlemeyi doğru değerlendirmedi. Halk, PKK'nin gölgesinde kaldı. Siyasetin bir doğrusu vardır, her oluşum ya da parti bir şemsiye altında toplanmak istemeyebilir. Ama Kürtler birliği gerekli görüyor ve olayların bu şekilde çözüleceğini biliyor. PKK, Kürtler arasındaki her birliği gücünün kırılacağı şeklinde okuyor bu bana göre yanlış bir tutumdur. Kürtler Kuzey'de ilk defa birlik adımı atıyor bence bu adım doğru bir siyaset temelinde değerlendirilmelidir.

Türkiye’nin Rojava’daki ‘Tampon Bölge’ ve Kürtlere yönelik savaş ısrarı hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

Türkiye, dünya lideri olmak istiyor. Türkiye bugüne kadar böyle yanlış bir siyaset yürütmedi. Ankara, Mustafa Kemal'den sonra en azından sınırını biliyordu. Sınırının Misak-ı Milli'den ileri olmayacağının farkında idi süper güç olmadığını biliyor ve bu temelde siyaset yürütüyordu. NATO ve ABD vasıtasıyla ayakta duruyor, buna göre siyaset üretiyordu. Ama bugün Türkiye, Suriye olaylarından sonra o kalıptan çıktı ve dünya liderliği fikrine kapıldı. Bilinmesi gerek şey Suriye'nin bölgesel değil, küresel bir sorun olduğudur.

Baktığımız zaman birçok ülke (ABD, Çin, Rusya, Avrupa ülkeleri...) Suriye'yi kendi sorunu olarak görüyor ve çare üretmek istiyorlar. Ama Türkiye ise benim dediğim neyse ona göre ilerleyelim ve 'Tampon Bölge' bizim istediğimiz şekilde kurulsun diyor. Birçok ülke Türkiye'ye bu insiyatifi vermeye yanaşmıyor. Türkiye bu konuda hayal görüyor. Türkiye'nin bu politikası onlar için hayal kırıklığıdır.

Kürt siyaseti mütevazı bir durumdadır. Artık bütün dünya Kürtlerin haklarının verilmesinden yana tavır takınıyor. Orta Doğu'da IŞİD'e karşı savaşan da Kürtler idi. Kürtlerin yakında mutlaka zafer kazanacağı müjdesini verebilirim. Türkiye'nin bölgedeki hedefleri suya düşecektir.