image

PeyamaKurd - Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek, 31 Mart'ta gerçekleştirilecek seçimlere ilişkin çalışmalarını PeyamaKurd'e değerlendirdi. Tek, "Ne kayyum ne de hendek siyaseti. Halkımız kayyuma da mahkum değil hendek siyasetine de mahkum değil. 3. bir yol var. Bu yol ulusal demokratik bir yoldur. Kürt halkını kurtuluşa götürecek bir yoldur. Halkımızın oyuna talibiz. AKP'nin içindeki Kürtlerin oyuna talibiz. HDP ile ittifak yapan kesimlerinde oylarına talibiz" dedi.

Seçimlere katılım politikanız nasıl olacak?

Yerel seçimlerde Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ile ittifak yaptık. PAK ile ittifakımız geçen yıl bu zamanlar yaptığımız bir toplantı ile başladı. Toplantıya birçok parti katıldı. 2019 yılı Mart ayında gerçekleştirilecek yerel seçimlerde neler yapılabilir üzerine tartışma yürüttük.

Toplantıya katılan partilerden hiçbirinin seçime katılma hakkı yoktu. Anti-demokratik partiler yasayı Türkiye'de Kürdistani ismiyle oluşan partilerin ününde aşılmaz bariyerler oluşturuyor. 42 ilde örgütlü olmak ve Türkiye'deki ilçelerin 3'te birinde örgütlü olmak gibi. Dolayısıyla ister istemez bağımsız adaylarla nasıl seçime gireriz üzerine konuştuk.

Bu görüşmeler sürerken HDP ile bilinen nedenlerden dolayı ittifak yapamayacağımıza karar verdik. Bazı partiler bağımsız adaylarla sonuç alınamayacağını dile getirdiler. Halk nezdinde moral bozukluğuna yol açacağını dile getirdiler. Bu nedenle onlar Kürdistani seçim ittifakını devam ettirmek yerine HDP'nin çağrısına olumlu yanıt verdiler ve HDP'nin ittifakına katıldılar. Ancak biz PAK ile birlikte ittifakımızı sürdürme kararı aldık.

PAK ile ittifak kararından sonra ne gibi çalışmalarınız oldu?

10 Kasım günü Diyarbakır'da bir çalıştay düzenledik ve çalıştaya siyasi partiler sivil toplum kuruluşları aydınlar ve yazarlar katıldı. Bu çalıştayda farklı fikirler açığa çıktı. Bizler PAK ile ittifakımıza ek olarak HDP ile ittifak yapmayan partilerle de güç birliği yapma ve onları da sürece katma doğrultusunda bir görüş ortaya çıkardık. Doğal olarak görüşleri dikkate alarak bir çalışma programı oluşturduk.

Çalışma programımızın önemli bir noktası seçime gireceğimiz bölgelerde partisiz bağımsız şahsiyetlerle Kürt yurtseverleri ile nasıl etkileşebiliriz ve nasıl çalışmaya katabiliriz üzerinde yoğunlaştık. İkincisi HAK-PAR'a, Mustafa Özçelik'e çalışmamıza katılımları noktasında bir mektup yazdık. Onlarda bize cevap olarak kendileri aday göstermeyeceklerini ve yurtsever demokratik adayları destekleyeceklerini bildirdiler. Biz bunu kendimize destek olarak yorumladık.

Seçimlere yaklaşılırken, destek beklediğiniz farklı kesimler var mı?

Kürdistan Demokrat Partisi ile görüşmelerimiz devam ediyor, onları da bu çalışmaya katmak istiyoruz. Yurtsever bağımsız kişilerle Diyarbakır'da bir kaç kez bir araya geldik ve Diyarbakır komisyonunu oluşturduk. Onlar Diyarbakır'da yürütülecek parti çalışmalarında hem görüş ve önerileriyle hem de bir fiil çalışmalara katılarak bize destek olacaklar. Onların desteğine büyük bir değer biçiyoruz. Benzer bir komisyonu Mardin'de kurduk. Aynı şekilde çalışmalarımızı orada da yürütüyoruz.

 Kürt halkına bir mesajınız var mı?

Genel sloganımız şudur "Ne kayyum ne de hendek siyaseti". Halkımız kayyuma da mahkûm değil hendek siyasetine de mahkûm değil. Üçüncü bir yol var. Bu yol ulusal demokratik bir yoldur. Kuşkusuz sesimiz yeterince güçlü değil. Ama doğru bir ses ve Kürt halkını kurtuluşa götürecek bir yoldur. Bu yolu güçlendirmek lazım. Kürdistani yurtseverlerin bu sesine ses katmak lazım.

Bu nedenle de halkımızın oyuna talibiz. AKP'nin içindeki Kürtlerin oyuna talibiz. HDP ile ittifak yapan kesimlerinde oylarına talibiz. Ama bununla birlikte kendimizi onlara bir alternatif olarak görmüyoruz. Onların alternatifi değiliz. Biz ayrı bir sesiz, ayrı bir mevziiz. Kürt ulusal davasına hizmet edecek bir seçim yarışına varız. Birbirimizi ötekileştirmeden, okumuzu karşı yöne çevirerek mücadele edeceğiz.  O da Türkiye'deki resmi devlet siyasetidir.