image

PeyamaKurd - Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Eşbaşkanı Aisha Hassou, Suriye Kürtlerine yönelik Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit ettikleri suçlamasını reddetti ve bu suçlamaları Suriye'nin kuzeydoğusunda yeni bölgeleri işgale hazırlanan Türk hükümetinin kullandığı bahaneler olarak değerlendirdi.

Ahval'e konuşan Hassou'ya göre, Türkiye bunu vesile yapıyor zira herhangi bir Kürt siyasi biriminin varlığını kabul etmiyor. Hassou, "Türkiye Kürt Soykırımı kararı aldı, zira ilk ve tek düşman olarak onları görüyor, IŞİD'in ya da El Nusra'nın ve El Kaide ideolojisine bağlı onlarca cihatçı fraksiyonun terörünü değil” diye belirtti.

Hassuou, "Efrin'in sahipleri vardır ve Türk işgalini hiçbir şekilde kabul etmeyecekler" diyerek Türkiye'nin Efrin'i işgalinin reddettiklerini vurguladı. Efrin senaryosunun başka bölgelerde tekrarlanması halinde ise "kendimizi ve topraklarımızı savunmak meşru hakkımız ve bölgedeki halkımıza ve kendi kapasitemize güveniyoruz" diye konuştu.

Aisha Hassou'yla söyleşinin bazı kısımları şu şekilde:


Suriye Demokratik Güçleri (SDG) IŞİD'in askeri olarak yenilmesinde belirleyici bir rol oynadı. Savaş bitti mi? Yoksa IŞİD'in Irak ve Suriye'deki uyuyan hücreler yoluyla yeniden canlanmasına dair korkular var mı?

Suriye Demokratik Güçleri (IŞİD'i) yendi. "Kürtler, Araplar, Çerkesler, Ermeniler ve Suriyeliler” gibi bölgedeki tüm halk kesimlerinden oluşan SDG içinde ana gücü oluşturan Halk Koruma Birlikleri (YPG) ve Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) büyük rol oynadılar. İslam Devleti sadece Suriye ve Irak’ta değil, hem bölgesel hem de küresel düzeyde büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Halen uyuyan hücreler şeklinde örgütleniyorlar, ancak biz, ellerinde tuttukları bölgelerde geniş bir toplumsal bir grup içindeki ideolojik varlıkları bir yana, IŞİD'in bir kez daha canlanabileceği korkusunu taşıyoruz.


Türkiye partinizi kendi ulusal güvenliğini tehdit etmekle suçluyor. Bu suçlamanın nedeni ne? Türkiye sınırında gelecekte rol oynayabilecek güçlü bir askeri kanadınızın olması mı? Yoksa ırksal bir boyutu mu var? Sizin görüşünüz nedir?

Sizin de söylediğiniz gibi bunlar suçlamalar. Erdoğan'ın ve partisinin mazeret üretme çabaları olarak mesnetsiz suçlamalardan ibaret. Türk devleti ile Adalet ve Kalkınma Partisi'nin liderleri arasındaki bir toplantının sızdırılan kayıtlarında, Türkiye’nin askeri müdahalesi için bahane yaratmak planlanırken Hakan Fidan'ın "Suriye'ye bir grup asker gönderip Türkiye'ye ateş açtırır, böylece müdahalemiz için gerekçe yaratabiliriz" dediğini hepimiz hatırlıyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin politikası yıllardır bu ve bütün dünya bu kayıtları dinledi, Türk mahkemeleri de uluslararası kanalların yayınladığı kayıtların doğruluğunu onayladı.

Türkiye buradan bir gerekçe çıkarıyor çünkü herhangi bir Kürt siyasi varlığını kabul etmiyor. Kürtlerin ‘soykırımına’ karar verdi, zira ilk ve tek düşmanı olarak Kürtleri görüyor, IŞİD'in ya da El Nusra'nın ve El Kaide ideolojisine bağlı daha onlarca cihatçı fraksiyonun terörünü değil.

Yakınlarda, Erdoğan'ın Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik Türkiye'yi terk etmeleri gerektiğine dair ifadelerinde bu açığa çıktı: "Kürdistan" diye bir şey yok, öyleyse terk edin. "Güney Kürdistan" ismini anmayıp Kuzey Irak'tan bahsediyor. Sadece Türkiye'de değil Kuzey Kürdistan'da, hatta Kürdistan'ın herhangi bir parçasında Kürtleri görmeye tahammülü yok.


Suriye rejimi ile Şam'da bir tartışma ve diyalog başlattınız, bir yanıt aldınız mı? Yoksa bunlar 2011 öncesi duruma geri dönmeyi hedefleyen taktik adımlar mıydı?

Suriye rejimiyle görüşmeler konusunda, biz genel olarak Özerk Yönetim’i temsil etmiyoruz, bu nedenle Suriyeliler arasında diyalogu ve sorunun çözümünde askeri yollardan kaçınılmasını destekliyoruz, ancak rejimden ciddi bir tepki ya da mevcut durumun kabulü gelmedi çünkü rejim hep Suriye'de sanki hiçbir şey olmamış gibi en başa dönmek istiyor.


Esad rejimi ve Türkiye'yle müttefik muhalefet reddederken, sizin talep ettiğiniz Özerk Yönetim kavramı nedir? Suriye'yi bir gün halkının haklarına saygılı âdemi merkeziyetçi bir ülke olarak görmek için umut var mı? Yoksa bu uzun bir yolculuk mu, çözüm nedir?

Özerk Yönetim kavramı, bölgenin bütün bileşenlerinin içinde yer alabildiği âdemi merkeziyetçi bir sistem içinde bölge halkı kendi kendini yönetmesidir. Esad'ın rejimine gelince, hep 2011 öncesine gidiyor. Suriye rejiminin kavramlarında büyük bir yanılgı var. Şimdiye dek, hep baskıya ve ötekinin kabul edilmemesine dayalı yöntemlerini değiştirmek mümkün olmadı, hep tek bileşeni gördü, tek bayrak, tek dil, tek kültür ve tek parti.

Muhalefet ise Türk devletinin elinde bir kuklaya döndü ve sadece onun gündemini uygulamaya çalışıyor. Biz ise her zaman demokratik değişim için ve eninde sonunda bölgenin tüm halklarının haklarının saygı gördüğü, âdemi merkeziyetçi bir Suriye'de demokratik öz yönetim anlayışını yerleştirmek için uğraşacağız.