image

PeyamaKurd - Türkiye’deki siyaset atmosferi gün geçtikçe farklı bir mecra üzerinden devam ediyor. Ülkedeki siyasi ve ekonomik kriz birçok durumu krize dönüştürürken siyasi anlamda ise bir çıkmaza sürüklemiş durumda. Kürtlerin gündemi de bu gelişmelerden etkileniyor. Yaşanan süreçleri eski HDP milletvekili ve eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’le konuştuk.

PeyamaKurd’e konuşan Bilgen, Kürtlerin öncelikle makul ve meşru taleplerini hem iktidarın hem de muhalefetin önüne koyması gerektiğini ve aynı zamanda kendi aralarındaki önemli sorunları çözmeleri gerektiğini ifade ediyor.

Sayın Bilgen, HDP’den neden istifa ettiniz ve neden şimdi?

Türkiye siyasetinde bir tıkanma olduğunu uzun bir süredir parti içerisinde de ifade ediyordum. Bu tıkanıklığı aşmak için yeni bir çıkışa, yeni bir açılıma ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Elbette ki bu daha olağan bir dönemde daha sağlıklı bir süreç olarak yönetilebilirdi ama Türkiye koşullarında gittikçe bu çözümsüzlüğün faturası yükseliyor.  Evet, üzerimizde bir zaman baskısı var. Gittikçe iyileşen bir süreçte değiliz. O yüzdem çalışmalarımı farklı bir platformda yapmak için istifa ettim.

Yeni bir parti kuracağınız söyleniyor. Bu iddialarla ilgili neler söylemek istersiniz?

Bir hazırlık sürecimiz var ama bunun mutlaka bir parti olması yönünde net bir kararımız yok. Elbette Türkiye’de siyaset yaygın olarak parti üzerinden yapılır. Ama biz şu an için herhangi bir partiye ihtiyaç olduğu kanaatinde değiliz. Daha özel, daha faklı, daha özgün bir örgütlenme modeli ve yeni bir söylem üretebilen bir iradeye ihtiyaç var. Biz bunu toplumsal bir harekete çevirebilirsek ve bu hareket etkili, güçlü bir siyaset yapmayı başarabilirse belki partileşmeye ihtiyaç olmayabilir; ama zamanı geldiğinde içinden bir parti de çıkarabilir ya da bir sivil inisiyatif olarak da devam edebilir ya da mevcut partilerin sorunları çözmesine de katkıda bulunabilir.

Kürt cephesinde yeni bir oluşum konuşulduğu anda hemen bazı çevreler, bunu Kürtlerin oylarının bölünmesine yönelik bir operasyon olarak yorumlayabiliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Kaba bir hesapla sanırım Türkiye’de 130 tane parti var. Bu partilerden belki on tanesi Kürt seçmene yönelik siyaset yapıyor. 120 tanesi de -genel olarak söyleyelim- Türklerin diğer partileri. Nasıl ki Türklerin 120 partisi varsa –ki bu tür bir ayrım yapmayı doğru bulmuyorum- Kürtlere hitap eden farklı partilerin de olması gayet doğaldır. Kürtlerin on partisi varsa on birinci parti illa ki Kürtlere zarardır, yaklaşımı yanlış bir düşüncedir. Yani farklı partilerde olup işbirliği yapma imkanınız vardır. Ya da daha iyi hizmet vermek için yarışabilirsiniz. Ki esas unsur partiler değil toplumdur. Bir de biz sadece Kürtlere hitap eden bir parti arayışında değiliz. Türkiye siyasetinin bütününde değişime ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Özellikle Türklerin, Kürt sorununa bakışının daha sağlıklı bir hale getirilmesinin çözümü kolaylaştıracağını düşünüyoruz. Aynı zamanda Kürtlerin kendi içerisindeki farklılıkları da kapsayan bir siyaset olması gerektiği kanaatindeyim.

Olası bir seçimde muhalefetin kazanma şansı nedir?

Herkes ortak bir aday bulunup bulunmayacağına odaklı bir tartışma yürütüyor. Bu tabi ki çok önemli ama herkesin evet diyeceği ortak bir isimde buluşulabilir mi, bundan pek emin değilim. Bu daha çok büyük partilerin vereceği bir karardır. Ama bence bir adaydan daha da önemlisi alternatif bir program ortaya koymaktır. Yani iktidardan daha özgürlükçü özellikle ekonomik sorunları çözme konusunda iktidardan daha güven verici, toplumsal barışı tesis edecek bir özne inşa ederseniz, değişim talebi olan toplumsal kesimlerin ilgi odağı olursunuz. Ama eğer iktidardan farklı değilseniz veya iktidarın kötü bir taklidiyseniz, örneğin Kürt sorununda iktidardan daha cesur bir söyleminiz yoksa, o zaman kazansanız da bu ülkenin sorunlarını çözemezsiniz.

Çünkü sorunların asıl kilitlendiği noktada ilerleme kaydedemezsiniz. Ama bazen iktidarın bile gerisinde kalan bazı söylemlerin muhalefette karşılık bulduğunu görüyoruz. Bu da doğal olarak toplumda siyasete olan güven ve umut konusunda bir şüphe oluşturuyor. Ezber bozan bir dil kullanılması lazım. Muhalefetin yapması gereken budur. Bazı partilerin liderleri zaman zaman bazı açılımlar, arayışlar içine giriyor ama bunun içselleştirilmesi, uygulanmaya taşınması ve parti tarafından benimsenerek ortaklaştırılması gerekir. Maalesef bu konuda güçlü bir performans olduğu kanaatinde değilim. 

Şu anda ne iktidar ne de muhalefet kanadı Kürtlere yönelik somut bir adım atıyor. Sizce Kürtler olası seçimde ne yapmalı?

Bence “Çözüm Süreci” bu güne kadarki Türkiye siyasetinde gelinen en üst düzeydir. Yöntem olarak o dönemde de eleştirilerim vardı. Hem kendi partimi hem de iktidarın yanlış yöntemlerini eleştirdim. Çözüm süreçlerinin olmazsa olmazları vardır. Ama muhalefetimiz çözüm sürecinin bizzat kendisine karşıdır ve bunun üzerinden iktidara yükleniyor. İktidarın bu konuyu başarıyla bitiremediği için eleştirebilirsiniz. Ama Türkiye’de çözüm süreci gereksizdi, zaten böyle bir sorun yok ve dolayısıyla böyle bir adım atmaya da gerek yok, derseniz; iktidarın da gerisine düşersiniz.

Muhalefetin eleştirisi başka türlü olmalı. Kürt sorunun askeri ve güvenlik politikalarıyla çözülemeyeceğini aynı zamanda sosyal ve ekonomik adımların da atılması gerektiğini güvenlik-istihbarat birimleri ortaya koyuyorken ve iktidar da bundan cesaret alarak bir adım atmışken muhalefetin buradan daha geride tartışmayı yürütmesi; hayatın gerçekleriyle, Orta Doğu ve dünyadaki gerçeklerle pek uyuşmayan bir durumdur. Bu konuda muhalefetin çok daha cesur ve somut bir yol haritasını kamuoyuyla paylaşması lazım. Bundan kastımız Kürtlerin hoşuna gidecek söylemler geliştirmeleri değildir. Aynı zamanda Türk kamuoyunu de ikna etmek gerekiyor. CHP ve İYİ Parti gibi diğer partilerin de kendi tabanlarını adil, barışçıl, eşitlikçi ortak yaşamı güçlendirecek bir çözüme ikna etmek gibi bir sorumluluğu var.

Olası bir seçimde sizce Kürtler iktidarın mı yoksa muhalefetin yanında mı yer alır veya ne tarafta yer almalı?

Ben seçimle başlayan bir siyasetin başarılı olacağını düşünmüyorum. Yani bu günden itibaren siyaset yapılması gerekiyor. Bu günden bir plan proje yapılmalı ve oyun kurulmalıdır. Kürtler öncelikle makul, meşru taleplerini hem iktidarın hem de muhalefetin önüne koymalı. İkisinin de aynı şekilde sözünü söylemesi gerekir. Yani senin önerin, vaadin neyse ortaya koymalısın. Yoksa son dakikada yapılan bir ittifakla, bir oldubittiyle bir yere varılmaz. Bence seçim sürecinden önce ciddi bir yol haritası hazırlanmalı.

Kürtler son birkaç yılda kritik bir süreç yaşadılar ve hala bu süreç devam ediyor. Kürtleri öncelikle Türkiye’de ve Orta Doğu’da sizce nasıl bir gelecek bekliyor?

Öncelikle Kürtlerin kendi aralarında siyasal ve sosyal farklılıklarına rağmen sağlıklı bir ilişki, iletişim ve birlik kurmaları gerekiyor. Bunun da ne bölge ülkeleri ne de diğer güçler tarafından sabote edilmesine müsaade edilmemesi gerekiyor. Bölgedeki devletlerin, Kürtleri karşı karşıya getirme üzerine bir siyaset oluşturmamasını sağlamak gerekiyor. Buna Kürtlerin müsaade etmemesi ve bölge devletlerinin de tenezzül etmemesi gerekiyor.

Bu eski siyaset tarzı bölgedeki tüm milletleri Türkleri, Arapları, Farsları ve Kürtleri de çok olumsuz etkilemektedir. Yani Kürtleri birbirine düşürme veya diğer milletlerle çatışmaya sürükleme siyasetini boşa çıkaracak bir siyasi anlayışa gerek var. Eğer bu başarılabilirse Kürt dinamiği Ortadoğu’yu dönüştürüp geliştirecek, kendi kaynaklarını kendisinin kullanmasını sağlayacak bir iradenin inşa olacağı kanaatindeyim. Bu dönüştürücü güç bütün Orta Doğudaki otoriter-baskıcı rejimleri daha demokratik, çoğulcu, farklılıklara müsamahalı bir zemine taşıyacağı kanaatindeyim.

Ekonomide bir istikrarsızlık ve döviz kurlarında çok ciddi bir dalgalanma var. Türkiye bu darboğazdan nasıl çıkabilir?

Ben şahsen teknik bir ekonomi sorunundan ziyade bir yöntem sorununun olduğu kanaatindeyim. Ekonominin kötüye gitmesinin kime kazandırıp kime kaybettirdiğinden daha da önemlisi, bütün toplumun bunun bedelini ödüyor olması ve yarın kim yönetecekse yönetsin, büyük bir facia-enkazla karşılaşacak olmasıdır.

Muhalefet elbette ki iktidarı eleştirecek ve iktidar da buna tepki verecektir. Ama eğer sonuçta ülke ekonomik bir felaketle karşı karşıya ise, isterse bunun sebebi iktidarın iddia ettiği düş güçler olsun ister muhalefetin iddia ettiği gibi yönetim hatalarından kaynaklı olsun; her halükarda iktidar ve muhalefetin bu konuda bir araya gelmesi ve ortak bir çare araması gerekmektedir.