image

PeyamaKurd - Araştırmacı yazar (Doğu Kürdistanlı-Rojhılatlı) Behrûz Şucaî ve Kudüs TV Genel yayın yönetmeni Nureddin Şirin, NETEW TV’de gündem özel programında Zeynep Cager'in sorularını yanıtladı. 

İran’ın Kürtlere yönelik tavrını değerlendiren Behrûz Şucaî, “Ayetullah Humeyni’nin fetvasında sonra İran milisleri, devrim muhafızları ve ordu, Kirmaşan’a kadar topyekün Kürdistan’ın bölgelerine saldırıları düzenledi. Kürdistan Bölgesi’ne katliam politikası uyguladı. Çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden köylerde, sokaklarda, tarlalarda kurşuna dizildiler. Bugün sınırlarda kimliği sorgulanmada ateş ediliyor, katlediliyor. Eğer bu soykırım politikası değilse nedir” sözlerine yer verdi. 

İran’nın Rojhılatlı (Doğu Kürdistan) Kürtlere bakış açısı nedir, nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Nureddin Şirin: “Özellikle İran’ın Kürtlere bakışı denilince mevcut İslam devletine göre konuşmak durumundayım. Zira İran denilince İslam devletince 40 yıllık bir geçmişi var. İran’da özellikle 2500 yıl süren Şahlık dönemi vardır. Burada tartışma noktası Safevi ve Şahlık dönem değil, İran İslam Cumhuriyeti dönemindeki Kürtler konusunu değerlendirmek durumundayız. İslam devleti kurulduktan sonra Kürtlere ve diğer uluslara yapılan bütün faşist uygulamalar reddedildi. Bugün İran’da her kim Türkiye’de olduğu gibi Türkiye Türklerindir ifadesine benzer olan İran Farslarındır derse Allah belasını versin. Kürtler tarihten beri İran’da bir ulustur. Kürdistan İran’ın ana parçasıdır, Kürtler İran’ın ana parçasıdır.” 

Sizin yaşadığınız İran’da Kürtlere karşı anayasal düzey nasıldır, Kürtlerin bölgedeki varlığı ile ilgili değerlendirmelere yer verir misiniz. İran’da neden Kürtler asılıyor, anayasal düzen nasıldır? 

Behrûz Şucaî: “İran’da anayasada çatışan 2 konun var. Birincisi halk egemenliği, parlamento seçimleri ile gerçekleşiyor. Diğer taraftan da tanrısal bir kavram var. İran’ın 12. Anayasasında dini İslam ve Caferi yani 12 İmam mezhebi olarak geçer. Burada egemenliğin ve yer yüzündeki temsilcileri İmam olarak kabul ediliyor. Burada İmamlık makamı ilahi bir nitelik kazanmıştır. Kürt, İran anayasasındaki bazı kısımların çıkarılmasını istediler ve onlar bunu kabul etmedi. Kürtler Referandumu boykot ettiler. Kürtler İran anayasasına oy vermemişlerdir. İran halkının ortak dili ve yazısı Farsçadır. Burada Türkiye’ye göre kıyas edildiğinde Farsça resmi dildir, kavmi yani yerel dillerin öğretilmesi serbesttir ve burada bir hiyerarşi görünüyor.  

1979’da Ayetullah Humeyni, Kürtler üzerinde cihat fetvası verdi, biz gavur muyuz? Bu fetvadan sonra İran milisleri, devrim muhafızları ve ordu, Kirmaşan’a kadar topyekün Kürdistan’ın bölgelerine saldırıları düzenledi. Kürdistan Bölgesi’ne katliam politikası uyguladı. Çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden köylerde, sokaklarda, tarlalarda kurşuna dizildiler. Bugün sınırlarda kimliği sorgulanmada ateş ediliyor, katlediliyor. Eğer bu soykırım politikası değilse nedir. Kürdistan Bölgelerinde ne bir fabrika ne de bir istihdam ortamı yapılmış değil. Bunun tam tersi ile sömürgecilik siyaseti uygulanıyor. Kürdistan nehirlerinin suyu ve madenleri, İran merkez şehirlerine taşınıyor.” 

İran’da Kürtlerle ilgili bahsi geçen konularda İran’ın Kürtlere ilişkin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Şucaî beyin ifadelerine ne diyorsunuz? 

Nureddin Şirin: “İran meclisinde ister Kürdistani bölgelerde ister farklı bölgelerde olsun hangi ırk, hangi dilde, hangi dinde olursa olsun mecliste milletvekilleri vardır. Buna Yahudiler ve Hristiyan milletvekilleri dahildir. Ülkenin demokratik yönü iki türlüdür. Biri etnik kökende demokratik yapı, diğeri mezhebi temelde demokratik yapısı vardır. Bir ülkenin yüzde 70’i eğer Caferi ise o ülkenin insicamı açısından Caferi mezhebine göre yapı düzenlenir.” 

Kur’an’ı Kerim’de mezhepler var mıdır? 

Nureddin Şirin: “Şimdi siz biz Kur’an ile yönetilmek istemiyoruz diyebilirsiniz? Biz peygamber hükümleri ile yönetilmek istemiyoruz diyebilirsiniz? İran Kürdistan’ında İran anayasasına doğrudan hayır demedi. Buna hayır diyenler olduğu gibi evet diyenler de var. Ama siz eğer İslami bir yönetim istemiyorsanız o ayrı bir meseledir. Sekülersiniz, laiksiniz, liberalsiniz, sosyalistsiniz, şahlık rejimi isteyensiniz, bu ayrı bir meseledir.  

İran Kürdistanı üzerinden oynanan oyunları anlatalım. Olay Kürtler meselesi değildir. Sayın Beyrûz bey şunu diyor, mesele sadece Kürt oldukları için öldürüldü diyor. Kürt oldukları için öldürülen, Kürt olduğu için bir suç ve bir cezalandırma sebebi sayan mantık eğer İran’da böyle bir şey gerçekleştirirse, bunun yapan kendisi idam edilmelidir. Bunu emreden kişi yargı emretti ise hakim idam edilmelidir. Yargının başkanı emretti ise Yargıtay diyeceğimiz organ emretti ise o idam edilmelidir. Çünkü bu bir soykırım suçudur. Bu bir insanlık suçudur. Ve bu suçu işleyen kişinin dinine, kavmine, mezhebine bakılmaz.” 

İran’da Kürtlerin varlığı, Kürtlerin birliği, Kürdistani bölgelerdeki örgütlenmelerle ilgili düşüncelerinizi alalım. Bu konuda sayın Nurettin Şirin’e katılıyor musunuz? 

Behrûz Şucaî: "Sayın Nurettin, Orta Doğu iktidar zihniyeti ile konuşuyor. Bütün Kürt örgütleri emperyalizmin uşağıdır, Sovyet ve Amerika’nın uşağıydı diye düşünüyor. Kürdistan Demokrat Partisi, 70 yıllık bir partidir ve bir Cumhuriyet bile kurmuştur. Yardım almıştır Sovyetlerden doğrudur. KDP’nin tüzüğünde Sovyet Komünizmi reddedilmiştir. İran’da Meclisi-Hibligan'ın yanı sıra anayasa şurası var. Bu şura, seçilecek tüm meclis üyelerini bir telden geçiriyor. Bundan geçmeden kimse meclise giremiyor. Bir Kürt kolayca Meclis-i Hibligan’a girebiliyor mu? Eğer öyle olsaydı, Qasımlo, Meclis-i Hibligan’a seçilirdi. Neden önlendi.  

Sanki bu isyanı Kürtler hazırladı gibi düşünülüyor. Kürtler bu isyanı hazırlamadı. Bu siyaseti daha önce İran İslam Cumhuriyeti önceden hazırlamıştı. Bu hazırlık sürecinde heyet gönderiyordu ve tam zamanı geldiğinde topyekun bir cihat fetvası ile Kürdistan Bölgesi’ne saldırdılar. Şuan Kürdistani bölgede hiçbir istihdami bir imkan sağlanmıyor. Kürdistan’ın bölgesindeki vali Kürt mü? Kaç kez Kürt getirmişler. Doğu Kürdistan’da hiçbir zaman Sünni bir Kürt vali getirilmedi."