image

PeyamaKurd - Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi, Roboski Davası'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) kabul edilmemiş olmasında Şırnak Barosu'nu sorumlu tutan iddialar ve Pervin Buldan’ın dün Roboski anmasında dile getirdiği açıklamalara ilişkin düşüncelerini paylaştı.

Nuşirevan Elçi, eksik evrak nedeniyle Türkiye Anayasa Mahkemesi’nin kabul etmediği Roboski Davası hakkında ve Pervin Buldan’ın dün yaptığı eleştirilere yönelik Peyamakurd’e konuşarak, “Ben o açıklamayı doğru bulmuyorum. Deminde söyledim HDP sadece birkaç yöneticiden ibaret değildir. Bu durumda Şırnak Barosu gibi bir kurumu suçlamakta doğru değildir” dedi.

HDP’li bazı yöneticilerin geçmişte, “Biz Roboski meselesini Türkiye’de çözmek isterdik böylece Kürtlerin kalbi kalmamış olurdu” sözleri hala akıllardayken Pervin Buldan’ın, Nuşirevan Elçi ve Şırnak Barosu’nu, Roboski olayının çözüme ulaşamamasının sorumlusu olarak lanse etmesi, Kürt kamuoyunda tepkilere neden oldu.

“Roboski’nin üzerinden 9 yıl geçti ve daha hala net bir sonuca ulaşılamadı. Dava sürecinde karşılıklı suçlamalar ve ‘destek veririz’ diyen kişilerin eksikliği çok gündem oldu. Yılların geçtiği bu süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Elçi şu yanıtı verdi:

“Ne yazık ki bugün verilen hukuk kararlarını değil, kim daha kusurlu kim daha sorunlu noktasına geldik. Şahsen ben ilk baştan beri çok fazla konuşmadım. Bağımsız, tarafsız, güvenebileceğimiz bir komisyon gelsin bunları detaylıca araştırsın istiyorum. Şahsi görüşüme göre en az kusurlu olan benim ve kamuoyu önünde en çok kusurlu gözükende benim.

Ben dünyanın en büyük acısını yaşayan bu ailelerle polemiğe girmemek için hep uzakta kaldım. Sosyal medyada da çok iftiraya uğradım. Yok aramışız cevap vermemiş, yok ailelerle karşılaşmışız adliyede selam vermemişiz… Böyle küçük düşürücü şeylerle uğraştırıyorlar.

Ben şunu söylüyorum, şimdi dosya Uluderede’yken tamamıyla Şırnak’taki avukatların kontrolü altındaydı.

Ama Ankara’ya geldikten sonra hem uzaklık hem de ailelerin onlarla daha çok görüşmesi ile beraber doğal bir şekilde HDP Komisyonu’nun kontrolüne geçti.

Ankara’daki bu takipsizlik kararı, bu komisyondaki arkadaşların sorumluluğu, dilekçeyi onlar hazırladı. Başvuru sürecinde Anayasa Mahkemesi’ne gittiğinde başvuru sonucunu onlar yapmıştır. O esnada mahkeme Ankara’da, Komisyon Ankara’da, hazırlayanlar Ankara’daki arkadaşlar. Başvuru sırasında dediğim gibi benim ismimin verilmesi düşündürücü.

Bu aşamadan sonra hukuken ne yapmamız gerekiyor diye sormamız gerekirken, böyle bir durumun ortaya çıkması hiç hoşuma gitmiyor.

Pervin Hanım, bu konuda çok bilgi sahibi değil. Hukukçu arkadaşlar kendini yanlış bilgilendirmiş olabilir. Onun dışında şunu çok isterim. Tarafsız, bağımsız, herkesin vicdanında dokunabilecek bir komisyon kurulsun. Gelsin bu durumu araştırsın. Raporlandırsın. Kimin kusuru varsa baş göz üstüne.

Dosya Ankara’ya gittikten sonra kimse bizi aramadı. Çünkü muhattapları Ankara’daydı. Bu doğal süreçte yürütülen bir dosyaydı. Kimse kimseye bunun üzerinden görev veremez.

Meral Hanım’ın bana görev verdiği iddiaları yalan. Kimse bana görev vermedi, vermeye de gerek yok. Ben hukukçuyum kimse bana görev veremez. Bir şeyi yapmam gerekiyorsa kendim yaparım.”


Roboski Davası'nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) kabul edilmemiş olmasında Şırnak Barosu'nun sorumluğunun bulunduğu iddiası hakkında neler söylersiniz? Dosya size intikal ettiğinde HDP ile nasıl bir diyalog içindeydiniz?

“Zaten her zaman diyaloğumuz vardı. Dosyadan dolayı kesilen bir durumumuz söz konusu değil. Dosya Uluderede’de kısa kaldı. Hemen Diyarbakır’a gönderildi. Ankara’ya gittikten sonra tamamıyla HDP’nin hukuk komisyonu kontrolündeydi. Ailelerde dolayısıyla onları muhattap alıyordu.

Başka bir noktaya daha değineyim. O sıralarda idarenin baskı yaptığı, tazminat konusunda milleti ikna etmeye çalışan

20-30 avukat arkadaşla beraber Roboskiye gittik. Köylülerle camide toplandık, ve tazminatı alıp alma konusunda tamamen onların kararı olduğunu söyledik. Uzlaşırsanız da uzlaşmasanız da bu tamamen sizin kararınız biz sadece dilekçeyi imzalarız. Ne alın deriz ne almayın deriz.”


Pervin Buldan’ın, “Şırnak Barosu'nun büyük eksiklikler yaptığı ortadadır, bir an önce o dönem Şırnak Barosu'nda yetkili olanların açığa çıkarılması tarihi bir sorumluluktur” açıklamasına da yanıt veren Nuşirevan Elçi şöyle devam etti:

“Ben o açıklamayı doğru bulmuyorum. Deminde söyledim HDP sadece birkaç yöneticiden ibaret değildir. Bu durumda Şırnak Barosu gibi bir kurumu suçlamakta doğru değildir.

Kusur varsa gelsinler otursunlar, konuşalım… Tabi bunu ne Pervin Hanım yapabilir ne de ben yapabilirim. Bu tarafsız, bilgi-tecrübe ve vicdanına güvenilecek bir heyetin yapabileceği bir iştir.”


Sizce Pervin Buldan, dün yaptığı açıklamada topu size atarak bir nevi çevresini mi korudu?

“Sadece siyasi arkadaşlarını, hukukçularını korumaya yönelik bir açıklamaydı. Ben öyle düşünüyorum. Öyle değerlendiriyorum.”