
PeyamaKurd - Gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Lezgin Botan, Kürt birliğine dikkat çekerek, “Herhangi bir partiden olabilirsiniz ama biz bir Kürdüz, bizim bir dilimiz var, bizim bir kültürümüz var. Kürtlerin bu duruma karşı partiler üstü bir Kürt ulusal halk davası etrafında kilitlenmeli” ifadesini kullandı.
Netew TV'de Zeynep Cager'in Gündem özel programına katılan 25 ve 26 Dönem HDP Milletvekili Lezgin Botan ve Doğu-Güneydoğu Dernekleri (DGD) Platformu Başkanı Abdulhakim Daş gündeme ilişkin sorulara yanıt verdi.
Son dönemlerde yaşanan olaylar hakkında neler düşünüyorsunuz, sizi Avrupa’da yaşamayan götüren sebepler nelerdi?
Lezgin Botan: “2016 yılı 20 Mayıs’ta HDP’ye yönelik cadı avı başlatıldı ve HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. Hepimiz hakkında gözaltılar soruşturmalar başladı. Aynı yılın Kasım ayında ise Eşgenel Başkanlarının da bulunduğu birçok kişiye operasyonel gözaltılar ve soruşturmalar yapıldı, yani aslında bu bize karşı yapılan bir darbeydi diyebiliriz. 20 Mayıs 2018’de normal olmayan bir durumla karşılaştık. Hakkında açılan davalarda bazıları kesinleşmişti, bazıları ise Yargıtay’a gönderilmişti. Böylece benim yeniden Milletvekili adaylığımın önü kesildi. Yurt dışı yasağı ve verilen cezalar dolayısıyla Avrupa’da kalmak zorunda kaldım.”
Derneğinizin faaliyetleri neler, nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz, bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunur musunuz?
Abdulhakim Daş: “DGD, 2005 yılında İstanbul’da 43 derneğin ve bir federasyonun bir araya gelmesi ile kuruldu. O günden bu yana sayı tam belli olmamakla birlikte Kürdistan coğrafyasından İstanbul’a göç eden 18 ilden 400 civarında dernek ve federasyonun bir araya geldiği bir platform. Her dernek kendi içerisinde faaliyetlerini ve etkinliklerini yürütüyor. Sosyal ve kültürel çalışmalar yapılıyor. Bu platformun amacı, bu illerden gelenlerin birlikteliğini sağlamak. Bu illerden yapılan zorunlu göçler, Kürt sorununun getirdiği göçler, bu sorunların ülke için bir demokrasi sorunu olduğunu ve bu sorunların çözümü olarak parti düzeyinde değil, daha çok sivil toplum örgütü çatısı altında buna katkı sunmak ve bu oluşumu gerçekleştirebilmektir.”
2 yıldır Avrupa’dasınız ve şuan ki siyaset ile sizin dönemdeki siyaset arasında nasıl bir fark var. Bir değişim var mı yada hala aynı mı?
Lezgin Botan: “Türkiye’deki siyaset kurumu, deyim yerinde ise felç edilmiş durumda. Demokratik siyaseti bırakın, mevcut siyasi zemin bile ortadan kaldırıldı. Yani artık siyasi mekanizma toplumsal sorunları çözmek için bir irade sahibi değil. Tümüyle kurumlar kaldırılmış, devletin yapısı lav edilmiş ve şuan yargı, medya, ekonomik gibi 83 milyon insanın kaderi belirleyen kurumlar ulusal kurum olmaktan çıkarıldı. Siyasetin koşulları ortadan kalktı.”
Bahsettiğiniz bu derneklerle siyasi bir destek sunuyor musunuz dernek toplulukları olarak?
Abdulhakim Daş: “Demokratik bir mücadele veren her kim olursa olsun, aynı zamanda Kürt sorunu çözümü ile ilgili çaba içerisinde olan, bu konuda çaba sarf eden, bunu programına alan her kim, hangi parti olursa olsun bizler destek sunarız ve bu çalışmaların daha çok yapılması için çaba gösteririz. Türkiye’de başkanlık sisteminin demokrasiye engel olduğunu düşünerek bizler buna karşı geldik ve bu mücadelede yerimizi aldık. Platform olarak bu düzeyde çalışmalar yürüttük. Şuan Türkiye anayasasında Türklerden başka kimsenin tanınmadığı bir anayasa ile karşı karşıyayız. Şuan anayasal olarak Kürtler yoklar. Araplar yok, Çerkezler yok, Gürcüler yok, Ermeniler yok ve sadece Türkler var. Çünkü anayasa yer alan vatandaşlık bağı ile Türkiye’ye bağlı olan herkes Türk’tür deniyor. Buna göre biz inkar ediliyoruz.”
AKP’nin Türkiye’deki siyasi faaliyetlerinden bahsettiniz, AKP’nin ilk döneminde halk destekledi ve barış süreci yaşandı, bu konuda HDP’nin artık dış bileşenlerinden çok iç bileşenleri ile kendi topraklarındaki partilerle bir araya gelmesi daha büyük bir güç oluşturmaz mı?
Lezgin Botan: “Diyarbakır’da 2 milyonluk nüfus var, İstanbul’da ise 4-5 milyon Kürt var. Siz doğuyu baz alırken, İstanbul’da yaşayan Kürtleri görmezden gelemezsiniz. Bunlar yeni gitmiş Kürtler de değil, Bizans döneminden beri orada yaşayan Kürtler. Biz oradaki nüfusu da gözeten bir politika yürütmek zorundayız. Demokratik Toplum Kongresi’nde her türden Kürtler, dindar, liberal, sosyal ve her türlü anlayıştan olan Kürtler burada yer aldı. Kürdistan’da 9 parti bir araya geldi, bu platforma yer aldı. Kürdistani bir cephede bütün Kürt partilerin birleşmesi lazım. Özellikle 4 parça Kürdistan’da birlik açısından parçalanamaz bir birlik olmalı. Kürt partileri bir arada oldukları vakit, Kürtler hakkında bir şey söyleme yetisine sahiptir veya ortak talepler bazında bir birlik olmalıdır. En azından bir diplomasi yürütürken, bu orak dili yürütürsek bir şey yapılmış olur diyebiliriz.”
Kürtler arasında birliktelik diyoruz ama bu birliktelik kimlerle yapılır. Bugün Diyarbakır’da merkezi baz alırsak, HDP’nin birleştiği veya görüştüğü diğer Kürt partiler var mı?
Lezgin Botan: “Evet tabi ki var. Şuan 9 parti var. Kürdistan Sosyalist Partisidir, İnsan ve Özgürlük Partisidir, bunun gibi 9 parti mevcut ve Kürdistan Platformunda da birlikteler. KDP Bakur, HAK-PAR gibi partilerle bir araya gelinmeli, bunlarla tartışılmalı, bunların da birlikteliği önemli. Sürekli bu konuda ipe un serme var. Madem HDP’nin hataları var, gelin buna bir öneri getirin. Akrabalıkları zayıflamış 4 parçadan bahsediyoruz. Herhangi bir partiden olabilirsiniz ama biz bir Kürdüz, bizim bir dilimiz var, bizim bir kültürümüz var. Kürtlerin bu duruma karşı partiler üstü bir Kürt ulusal halk davası etrafında kilitlenmeli, bir Kürdistan, iki Kürt dili Kürtçe, üç Kürt halkının varlığını sürdürme noktasında diplomasisini burada dile getirmeli, ortak dili burada yakalamalı ve buradan mücadeleyi yürütmelidir.”
Derneklerin yaptığı çalışmalarda bu konuda yaptığı açılımlar var mı, aynı zaman diğer Türk dernekleri ile görüşmeleriniz, iletişiminiz var mı?
Abdulhakim Daş: “Bizler Kürdistan bölgesinden gelen halkların oluşturduğu derneklerle görüşüyor ve aynı zamanda Ermeniler, Asuriler, Süryaniler gibi dernekler var ise bu coğrafyadan gelmişse bu coğrafyayı kapsayan dernekleri baz alıyoruz. Aynı zaman bunun dışında demokratik yöre dernekleri diye derneklerle bir koordinasyonumuz var. Bununla birlikte Türkiye’nin farklı yerlerinden İstanbul’a gelen dernekler de var. Maalesef istediğimiz Kültürel düzeyde bir çalışmamız yok. Bazı derneklerimizin farklı farklı etkinlikleri var. Bu tür etkinliklerin dili kesinlikle Kürtçedir. Dil eğitimi konusunda bizim yeterli düzeyde ekipmanız yok, bunu organize edecek, akademi düzeye çıkaracak çalışmaları yürütecek imkânımız yok. Biz diğer Kürt dernekleri ile bizler ilişki kurmak istersek, bazı işler yapılıyor.”
Siz burada özet olarak şunu diyorsunuz, ulusal konularda gelin bu konuları düzeltelim, bir araya gelelim diyorsunuz doğru mu?
Abdulhakim Daş: “Bizim Türkiye’de demokrasi sorunumuz var. Ve demokrasi ilerledikçe, geliştikçe Kürt sorunu daha fazla gelişir, mücadele daha fazla verilebilir, mücadeleler daha iyi koşullarda verilebilir. Kürtler arasında bir ittifak oluşturması gerekir. Kürt coğrafyasında o atmosfer geliştirilirse, daha fazla mesai harcanırsa ve Kürtler bu konuda birlikte bir çaba içerisinde olmalı ki, diplomasi ve uluslararası ilişkiler bu birlikteliği geliştirmemiz gerekiyor. Birbirimize karşı harcayacağımız eforu, çabayı birleştirip başkalarına karşı uygulamamız gerekiyor.”