BU KAVŞAĞA DİKKAT!…
Diyarbakır’ın en kritik ve stratejik önemi büyük kavşağı; “Seyrantepe Kavşağı..” Gerek viyadük gerekse, kavşağı ve ışıklar, noktasında “trafik işkencesi” arenası!..
***
Kavşak, şehir içi ve şehirler arası yolun, dört yolu gibi!.. Günün bırakın mesai saatinde, her saati yol vermez bir tıkanıklığa sahip!.. Kavşağın labirentliği, trafik ışıklarının süresindeki, anlamsızlık hali kilitleme yapıyor!.
***
Daha önce çok dile getirdim, ama velakin Belediye ve Karayolları ne hazindir ki; çözüme odaklı misyon üstlenmedikleri gibi!.. Her seferinde, topu birbirlerine atıp durdular!.. Yineleyerek, bu kavşakta trafiği hızlandıracak acil çözümler gerekli!…
***
Nitekim, 2. Oto Sanayi Sitesindeki yangında ulaşımın nasıl da ulaşılmaz hal aldığına, herkes şahit oldu!.. Seyrantepe kavşağı, sorunsuz hale getirilmeli, ışıkların süresi mi, kavşağın yeniden dizayn edilmesi mi, şeritleri artırma mı, düşürme mi, her ne ise; neşter atılmalı!?..
***
Trafik, yol, ulaşım derken, şehirler arası kent güzergahındaki giriş ve çıkış kavşakları, fecaat bir durum!.. 33 Medeniyete beşiklik etmiş, tarih, kültür, inanç noktasında mabetler dergahı 2 milyonu aşan nüfusa sahip, Diyarbakır’a yakışıyor mu bu hali durum diye soruyorum!..
***
Evet, Diyarbakır’a yakışmıyor!.. Bir şehre değil, bir köye, bir kasabaya, bir ilçeye giriş yapıyormuş gibisiniz!.. İşte, Elazığ, işte Şanlıurfa, işte Mardin ve diğer güzergah.. Gururla diyebiliyor muyuz ki, Diyarbakır’ımıza hoş geldiniz diye yazılı bir levha olduğunu!.. Yok..
***
Burada, geçtiğimiz hafta kaleme almıştım, Ergani-Siverek çevre yol uyarımın, bozuk olduğunu!.. Patika yoldan beter bir hale dönüştüğünü ve ivedilikle, asfaltlanması gerektiği.. Ne yazık ki, yamalı bohça misali, bir icraat ikmal edilmiş..
***
Şehir merkeziyle alakalı, asfaltlama seferberliği başlatılmalı çağrımızı yenilemek istiyorum!.. Çünkü, mevcut ana yollar kadar, ara yollar da, özellikle Bağlar ve Yenişehir’in Şehitlik, Ofis bölgesi.. Yıllardır asfalt yüzü görmeyen yollar var..
***
Bu vaziyet, şehre yakışmıyor!.. Şehrin imajını zedeliyor.. Şehirde yaşayan kadar, şehir dışında gelen yerli ve yabancı turistleri de, mağdur ediyor!.. İvedi bir şekilde kent içerisinde, asfaltlama seferberliği başlatılması gerekiyor…
***
Ve buna ilaveten en çokta muzdarip olunan şehir içi toplu ulaşım yönü de master planın devreye sokulması gerekir.. Ki bu minvalde, yıllar yılıdır gelen her yönetim, ki kayyım dönemleri de dahil; ulaşım master planından dem vurmuştur, ama netice hep elde sıfır olmuştur!…
***
O yerinde sayma tabusu yıkılmalı!.. Eziyete dönüşen ulaşım sorununa el birliğiyle, çözüm üretilmelidir!.. Şehir içi trafik ve toplu ulaşımı sürekli gündem etmemdeki neden de; kadim şehrin yollarının sorunsuz hale getirilmesidir.. Cilalanmış bir yol, düzenli bir trafik akışının sağlanması!
***
Çünkü kent trafiği ciddi manada, insanlar üzerinde maddi kadar manevi yönde psikolojik travma üretici, etki yapar hale geldi.. Stresi yüksek.. Şehir içi trafikteki kazaların ve kavgaların göstergesi de, buna işarettir Diyarbakır trafiği insanı çıldırtıyor diye!..
***
Dikkat ederseniz, Seyrantepe kavşağından söze girdik, bir türlü şehir trafiğinden çıkamadık!.. Umarız koskoca bir şehrin girişinde trafik sıkışıklığının yaşandığı kavşaklarda, yeni düzenlemelerle stressiz, huzurlu ve güvenli bir akışa vesile olunur!?..
***
AJET FECAATİ VE UÇAK SEFERLERİ!
Deriz ya “dilimizde tüy bitti..!” Aynen de öyle…Ne yazık ki, Ajet’in uçuşlarındaki rötar ve bilet fiyatlarındaki fahiş rekabet beri yanda, uçak seferlerindeki kısıntı, kesintisiz o biçim işliyor?!..
***
Tüm bunları onlarca kez dile getirip, seslendirdik!…Kentin bileşenlerini de, siyasi ve sivil tam kadroların ortak payda noktasında, tavır sergileyip çözüme odaklanmaları yönünde çağrıda bulundu!.. Ki, yazıların sayısını bilemez hale geldim!…
***
Lakin, görünen ve var olan mevcut durum gösteriyor ki, aynı tas aynı hamam misali, üç maymun kodundan çıkılmıyor!… Önceki hafta yaşananları da buradan aktarmıştık.. Hafta sonu yine aynı mevzu üzerinde, hayli kalabalık bir ortamda dile getirilip, tartışıldı.. Ve her zaman ki gibi, sitemleri bize oldu niye yazıp, çizmiyorsunuz diye!..
***
Halk deyimiyle vur abalıya misali.. Yazın da yazın!.. Neden Diyarbakır’a “uçak seferleri” kısıtlanıyor?.. 2 milyonu aşan bir şehir.. Sosyal, siyasal ve ekonomik yönde, bölgenin kalbi noktasında sirkülasyona sahip Diyarbakır aynı zamanda, Ortadoğu’nun, da uğrak merkezi!.. Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki ahalinin uçuşları, buradan!..
***
Ama gel gör ki, Ankara ve İstanbul uçak seferleri, kıt kanat.. Nüfus ve talep artmasına rağmen, uçak seferlerinin sayısına eklemeler yapılması lazım iken, bilakis doğanın tersi istikametinde, sayı düşürülüyor!.. Yetmiyor bir de, seferlerde korkunç derecede mağduriyetlere yol açan, rötarlar var!.. Bir değil, iki değil, 8-9 saati bulan rötarlar var!…
***
Bu çileye bir de rekabetsiz biletlerdeki fahiş fiyat, uygulaması, kazıklama!.. Bir Ankara bileti son dakika, 5 bin liradan başlıyor.? Ki İstanbul iki katına çıkıyor.. Ne bu ya, derken.. Uçuşa kısa süre kala, yedek yolculara getirilen sıralama değişikliği.. Ki bu da ya hatıra, ya da katıra binaen!..
***
Velhasıl kelam!.. Biz bu seslenişi, serzenişi yazmaya devam edeceğiz.. Ta ki, kentin bileşenlerinin, uykusunun kaçmasına, soruna meyil gösterip, çözüm yönünde, ilgili ve yetkili birimlerin, kapısını aşındırana kadar!. İşin başında, Oda ve STK Temsilcileri ve seçilmiş, milletvekilleri geliyor.. Sorunu Ankara’ya taşımalı, yaptırıma meyil etmeleri lazım…
***
İş, eğitim, sağlık ve turizm kadar sosyal amaçlı binlerce insan, Diyarbakır ekseninde, seyahat etmek istiyor. Hem zaman hem de maliyet açısından avantajlı bir yolculuk yapmak, Diyarbakır ahalisinin hakkı değil mi?.. Diyarbakır’dan İzmir’e, Antalya, Bursa’ya neden direk uçuşlar sağlanmıyor.. Sürekli, aktarmalı!.. Evet, bir kez daha çığlıkları duyduk, söyledik, artık inisiyatif, bu kentin söz sahiplilerinde?..
***
İŞYERLERİNE SALDIRI…
Ey ahali.. İsrail’in vahşetine karşı, hep birlikte karşı duralım.. Demokratik tepkisini, ortaya koyalım.? Boykot eyleminde bulunalım.. Ama ülkemizdeki, İsrail’le ilişkilendirilen markaların işyerlerini basmak, taşlamak, orada oturan insanlara zarar verici, korku üretici hal ve hareketlerde bulunmak, hiçte doğru değil…
***
Kaldı ki o işletme, yerli bir sermaye!.. Sadece tabelası, yabancı.. Orada çalışanlar da, yerli.. Bu kentin, bu ülkenin ve bu milletin evladı.. Aynı zamanda, orada oturanlarda, yine yabancı değil.. Bu şehrin insanı..
***
Orada sergilenen, şiddet İsrail’e yönelik yapılan bir demokratik tepki şiddeti değil.. Bilakis, kendi insanına, malına, mülküne ve sermayesine, saldırıdır!.. Keseri ayağımıza vuruyoruz, farkında değiliz.. O şiddet odaklı tepkiye, karşı bir tepki gelmesi halinde, maazallah, istenilmeyen sonuçlar doğurur!..
***
Kaldı ki, İsrail’in şeytani ruhundaki incelikte, bu hadisenin detayında yer almaktadır.. Sağduyu, elden bırakmayalım!.. İşletme sahibi ve orada oturan dostlara da, tahammüller ölçeğinde, havanın yumuşaması açısından, sağlık tutum ve tavır almada fayda var.. Telafisi mümkün hadiselere, yol açmayalım!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
“Kendim ettim, kendim buldum” dememek için, sağlıklı düşünmek azım!..